Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16011 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1659 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDava dilekçesinde, kamulaştırma bedelinin artırılması ile faiz ve marsafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de gereği tam olarak yerine getirilmemiştirŞöyle ki;Davacı vekili dava dilekçesinde, dava konusu 517 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırıldığını haricen öğrendiğini, kamulaştırma işleminin tebliğ edilmediğini belirterek çekişmesiz bedelin artırılarak dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacının temyiz istemi üzerine Dairece yapılan temyiz incelemesi neticesinde "İdarelerin tapu iptal ve tescil davalarına dayanak yaptığı; Kamulaştırma Kanununun 38. maddesi Anayasa Mahkemesi'nin 04.11.2003 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan kararı ile iptal olmuştur. 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenen Geçici 6. maddesi ile; kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması hallerinde, hak sahiplerine idare ile uzlaşma ve uzlaşılmaması halinde dava açma hakkı tanınmış olup, idarenin Kamulaştırma Kanununun 38. maddesine dayalı olarak tapu iptal ve tescil davası açma imkanı kalmamıştır.Mahkemece tüm deliller toplanarak, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin saptanması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş ve mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içerisinde bulunan tüm bilgi ve belgelerden, davalı idare tarafından yapılan kamulaştırma işleminin kamulaştırma tarihindeki malike usulüne uygun olarak tebliğ edildiğine dair herhangi bir evrak tesbit edilmediğinden, davanın kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davası niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.Dairece yapılan bozma ilamında açıklandığı üzere, 5999 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasına eklenen Geçiçi 6. madde gereğince 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen el atılan taşınmazlar yönünden davaya konu taşınmazın dava tarihindeki değeri taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak ve bu Kanunun 11 inci ve 12 nci maddelerine göre hesaplanmak suretiyle tespit edilmesi gerektiği halde ve tüm dosya kapsamına göre davaya konu taşınmaza 22.04.1976 tarihinde el atıldığına göre mahkemece bozma ilamına ve açıklanan Yasa maddesine aykırı olarak davaya konu taşınmazın dava tarihindeki niteliğine göre değerinin tesbiti edildiği anlaşılmaktadır.Dava konusu taşınmazın 1976 yılı itibariyle 1/1000 ölçekli uygulama imar planı içinde bulunup bulunmadığının, bu tarih itibariyle kesinleşmiş imar planı içinde olmadığının anlaşılması halinde belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber belediye ve altyapı hizmetlerinden (yol, su, elektrik, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd. gibi) yararlanıp yararlanmadığının, özellikle etrafının meskûn olup olmadığının, taşınmaz belediye nazım imar planı içinde ise, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumunun, hangi amaçla plan kapsamına alındığının, yerleşim merkezlerine uzaklığının, alt yapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanaklarının, kullanma biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıklarının belediye başkanlığından araştırılarak bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten ve hava fotoğrafları da getirtilmek suretiyle dava konusu taşınmazın 1976 yılı itibariyle niteliği tespit edildikten sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeyle arsa olarak kabul edilerek bedel belirlenmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davacı tarafa iadesine, 09.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.