Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1379 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21465 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, 41.730,72 TL dernek zararının masraflarla birlikte davalılardan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde, davalıların davacı derneğin Etimesgut Şubesinin eski yönetim kurulu üyeleri olduklarını belirterek görevlerini gereği gibi yapmamaları nedeniyle davacı derneğin zarara uğramasına sebebiyet verdiklerini ileri sürerek dernek zararı olan 41.730,72 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 50. maddesinde; "Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır. Organlar, hukuki işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar. Organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar." düzenlemesi mevcuttur.Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalıların 2004-2008 yılları arasında davacı derneğin Etimesgut Şubesi yönetim kurulunda görev aldıkları, dernek müfettişlerince yapılan denetim sonucunda düzenlenen 18.05.2009 tarihli denetim raporunda; ilgili şubenin çalışan personelinin SSK prim borçları ve gecikme cezası, vergi cezası ve gecikme zammı ile fazla kira bedeli ödenmesi suretiyle derneğin zarara uğratıldığı, bu zarardan davalıların sorumlu olduğunun belirtildiği, bunun üzerine davacı vekili tarafından bu zararın tahsili amaçlı eldeki davanın açıldığı, davalıların şubede likidite sıkıntısı bulunduğundan zamanında ödeme yapılamadığını savundukları, mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak alınan raporda; davacı derneğin 2009 yılında değiştirilen önceki tüzüğünde kişisel sorumluluk düzenlenmediğinden 2009 öncesi döneme ilişkin olarak zarardan davalıların sorumlu tutulamayacağının belirtildiği, Mahkemece gerek bu rapor ve gerekse şubede likidite sıkıntısı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Yargılama sırasında mahkemece meydana gelen olay nedeniyle taraflara yüklenebilecek kusur oranı ve hasar miktarı yönünden bilirkişiden rapor alınmıştır. Ne var ki, hükme esas alınan bilirkişi raporu dernekteki gerçek zarar miktarını ve davalıların her biri için ayrı ayrı kusur durumunu gösterir nitelik ve yeterlilikte bulunmadığından bu rapora itibar edilerek karar verilemez. Hal böyle olunca Mahkemece; dosya yeniden konusunda uzmanlardan oluşan başka bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, davalıların şubede likidite sıkıntısı bulunduğundan zamanında ödeme yapılamadığına ilişkin savunmaları da dikkate alınarak bu likidite sıkıntısının neden kaynaklandığı, bu durumun davalıların mevzuata uygun yönetimleri söz konusu olsa idi yinede gerçekleşecek nitelikte olup olmadığı, likidite sıkıntısının dernek genel merkezinden yardım istenerek aşılıp aşılamayacağı hususları ile davacı tarafın meydana gelen olay nedeniyle davalılardan istemekte haklı olduğu gerçek zarar miktarı duraksamasız belirlenmeli, davalıların her biri için ayrı ayrı kusur durumu ve belirlenen zarardan hangi oranda ve ne miktarda sorumlu oldukları tespit edilmeli, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir hüküm verilmelidir.Bu itibarla, yukarıda açıklanan nedenler göz önünde tutulmaksızın ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde bulunmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüne, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen Geçici 3. maddesindeki atıf nedeniyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, 05.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.