Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13736 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1201 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, küçük ...'ya vasi atanması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm vasi adayı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı dava dilekçesinde; torunu küçük ....'ın babası olan ....'nın annesi olan....'i öldürdüğünü, ....'nın halen firari olduğunu, küçüğün haklarının korunması için vesayet altına alınması gerektiğini ileri sürerek küçük ....'a vasi atanmasını istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. 1-Vesayete ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 382/2b-19. maddesinde vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu, 385. maddesinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulünün uygulanacağı, 317. maddesinde ise, davalıya tebligat yapılması gerektiği düzenlenmiştir.Aynı Kanunun 320/1. maddesinde: “Mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.” hükmü öngörülmüştür. Mahkemece, bu madde hükmü gözetilerek, dosya üzerinden karar verilmişse de, varılan sonucun maddenin yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı anlaşılmıştır.Öncelikle belirtmek gerekir ki; anılan maddeye göre, duruşma yapmadan karar verilebilmesi için, hukuken bunun mümkün olması gerekir. Başka bir anlatımla, ancak hukukun cevaz verdiği hallerde duruşma açmadan dosya üzerinden karar verilebilir (Örneğin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları gibi) veya kanunun duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesinde hakime takdir hakkı tanındığı hallerde dosya üzerinden karar verilebilir (Örneğin İİK.nun 17-18. maddelerinde öngörülen şikayet davası gibi). Kanunun açıkça duruşma açılarak yargılama yapılmasını emrettiği hallerde dosya üzerinden karar verilemez HMK.nun hukuki dinlenme hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsurudur.Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasasının 36. maddesi ile 6100 sayılı HMK.nun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davanın tarafları, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır.Bu nedenlerle, taraflara duruşma için tebligat çıkarılıp duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılması gerekirken, gerek davacı gerekse velayet sahibi babanın dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmeden hüküm kurulması,2-Davada davacının torunu küçük ....'ın, babası olan ....'nın annesi olan ....'i öldürmesi ve halen firari olması, küçüğün haklarının korunması için 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 404. maddesi uyarınca vesayet altına alınması istenmiştir.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 226'ncı maddesinde; "Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar.Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hakim, velayeti eşlerden birine verebilir.Velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir" hükmü mevcuttur. Aynı kanunun 404. maddesinde de velayet altında bulunmayan küçüklerin vesayet altına alınacağı düzenlenmiştir.İncelenen dosya içeriğine göre, küçük ....'ın babasının annesini öldürmesi ve halen firari olması sebebiyle sağ kalan babaya ait olan velayet hakkının babadan kaldırıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Mahkemece küçük ....'ın velayet durumunun araştırılması, sağ ve ergin olduğu anlaşılan babasından velayetinin kaldırılmasına ilişkin bir karar bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, yok ise velayetin babadan kaldırılması yönünde dava açılması için davacıya süre verilmesi, bu davanın sonucunun beklenmesi ve oluşacak sonuca göre vesayet konusunun değerlendirilmesi gerekirken, bu incelemelere girilmeksizin vasi atanması talebinin reddine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 06.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.