Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13267 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6379 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, irtifak kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazda idare adına irtifak tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesi taraf vekillerince, incelemesinin duruşmalı olarak yapılması ise davalılardan ... vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden davalı ... vekili Av.... ve davacı vekili Av.... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosya eksiklik nedeniyle mahkemesine geri çevrilmiş, bu kez iade edilmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak;1-Dava konusu taşınmazın değerinin tesbitinde incelenen emsal imar parseli olup da dava konusu taşınmazın bu nitelikte olmaması halinde, dava konusu taşınmazın yapılacak karşılaştırmadan sonra bulunacak değerinden, İmar Yasası'nın 18. maddesinin 2. fıkrası gözetilerek, düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirim yapılması gerekir. Dairenin geri çevirme kararından sonra getirtilen belediye imar ve tapu müdürlükleri yazılarına göre -hükme esas alınan bilirkişi kurul raporunda- somut emsal olarak incelenen 493 parsel sayılı taşınmazın, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 15. ve 16. maddeleri gereğince 347 parsel sayılı 14150 m² miktarlı taşınmazın 2199 m² lik kısmının yola terkine müteakip yapılan ifraz işleminden oluştuğu ve 23.07.1974 tarihinde tescil edildiği bildirilmiş olup, somut emsalin satış tarihi itibariyle İmar Yasası uyarınca düzenleme görmüş imar parseli, dava konusu taşınmazın ise dava tarihi itibariyle kadastro parseli olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre bilirkişi kurulunca yapılan değerlendirmede, dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılarak kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi gerektiğinin düşünülmemiş olması, 2-2942 Sayılı Yasa'nın 11. maddesinin (d) bendi gereğince emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmaz ile emsalin karşılaştırılmasında gözönünde tutulması gerekir. Bu itibarla dava konusu taşınmazın ve emsalin emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin oranı ile bilirkişi raporunda değerlendirmeye esas alınan oran birbirinden fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişki giderilmelidir. Dosyadaki kayıtlara göre 2012 yılında dava konusu taşınmazın emlak vergisine esas değeri 5,72 TL, emsal alınan 493 parselin değeri ise 4,58 TL'dir. Buna göre dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan daha değerli olduğu, dolayısıyla en az eşdeğer kabul edilerek değerlendirme yapılabileceği düşünülmeden dava konusu taşınmaz emsalden %50 daha değersiz kabul edilerek vergi değerlerine ters düşecek şekilde değerlendirme yapan bilirkişi raporuna itibarla karar verilmesi,3-İrtifak hakkı tesis edilmek amacıyla yapılan kamulaştırma işleminde kamulaştırma bedeli, taşınmazın irtifak hakkı tesisinden önceki ile irtifak hakkı tesisinden sonraki değerleri arasındaki farktan ibarettir. Kamulaştırma Yasasının 11. maddesinin 3. fıkrası gereğince, taşınmazın tamamının değeri tespit edildikten sonra aynı maddenin son fıkrası uyarınca irtifak kurulması nedeniyle taşınmazda meydana gelecek değer düşüklüğünün oran ve tutarı gerekçeleri ile belirtilmelidir. İrtifak kurulması nedeniyle taşınmazda meydana gelecek değer düşüklüğünün oranı, taşınmazın cinsi, kullanım şekli, irtifak hakkının niteliği (boru hattı, enerji nakil hattı vs.), taşınmazda kapladığı alan ve yeri, istikameti dikkate alınarak tespit edilir. Yargıtay uygulamalarında, taşınmazın niteliğine uygun kullanımını önemli ölçüde etkileyen özel bir durum söz konusu olmaması halinde arsalarda irtifak nedeniyle olabilecek değer kaybının irtifaktan etkilenen alanın mülkiyet değerinin %50'sini aşmaması gerektiği kabul edilmektedir. Dava konusu taşınmaz üzerindeki irtifak hakkı tesisinde, irtifakın geçtiği yere ve alanına, taşınmazın yüzölçümüne ve niteliğine göre bu değer kaybının % 6,3 olarak alınması gerekirken daha az alınarak düşük bedele hükmedilmesi,Doğru görülmemiştir. Ayrıca,4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.Yasa koyucu da bu hak ihlalini dikkate alarak 6459 sayılı Kanunun 6. maddesi ile 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürüklük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tesbiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir. Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı Yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi'nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla acele el koyma dosyasında ödenen kısmın mahsubu ile fark bedele dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihi takip eden 15.10.2012 tarihinden karar tarihine kadar faiz uygulanması gerekirken gerekçeli kararda uygulanacak faizin karar tarihine kadar olduğu belirtilmediğinden de hükmün bozulması gerekmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı ve davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden davacı ile davalılardan ...'a iadesine, 29.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.