MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiY A R G I T A Y K A R A R IMahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.Şöyle ki;1-Bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında olması nedeniyle arsa olarak değerlendirildiği belirtilmiş ise de, Belediye Başkanlığının 31.12.2014 tarihli yazısında 6657 ada 14 parsel olan dava konusu taşınmazın parsel numarasının bulunamadığı, ancak 6657 adanın tamamının 1/1000 ölçekli imar planı kapsamında kalmadığı, 1/5000 ölçekli nazım imar planında ise "tarımsal niteliği korunacak alanda" kaldığı, yerleşim yerine uzaklığının kuşuçuşu yaklaşık 1600 m olduğu, gelişme yönünde bulunmadığı, yerleşim amaçlı 1/1000 ölçekli uygulama imar planına alınma olasılığının bulunmadığı belirtilmiştir. Gerektiğinde yeniden keşif yapılıp, mahkeme gözlemi de tutanağa geçirilmek suretiyle, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihinde kesinleşmiş 1/1000 ölçekli uygulama imar planı içinde bulunup bulunmadığının tekrar sorulup, bu tarih itibariyle kesinleşmiş imar planı içinde olmadığının anlaşılması halinde belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber belediye ve altyapı hizmetlerinden (yol, su, elektrik, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd. gibi) yararlanıp yararlanmadığının, özellikle etrafının meskûn olup olmadığının, taşınmaz belediye nazım imar planı içinde ise Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumunun, hangi amaçla plan kapsamına alındığının, yerleşim merkezlerine uzaklığının, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanaklarının, kullanma biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıklarının belediye başkanlığından araştırılarak, bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten sonra, taşınmaz arsa vasfında ise mahkemece tarafların vereceği ya da re’sen getirtilecek uygun emsallerin 11. maddenin (d) bendinde öngörülen vergiye esas olmak üzere ilgili belediyelerce bulundukları cadde veya sokak için değerlendirme tarihindeki asgari m² değerleri getirtilip, dava konusu taşınmazın değerlendirme, emsal taşınmazların ise değerlendirmeye esas alınan satış tarihleri itibarıyla imar düzenlemesi sonucu meydana gelen imar parselleri olup olmadıkları da belediye imar ve tapu müdürlüklerinden araştırılıp bu emsallere göre ve ayrıntılı olarak karşılaştırma yapan raporlar alınarak oluşacak duruma göre, arazi vasfında ise gelir metodu esas alınarak dava tarihindeki değerinin tespiti için alınacak bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması gerekirken yeterli olmayan belediye yazısı esas alınarak değer biçen rapora göre eksik inceleme sonucu karar verilmesi,2-Kabule göre de; dava konusu taşınmazın değerinin belirlenmesinde ana raporda.... Mahallesi 640 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 15.06.2009 tarihli satışı, ek raporda ise ...Mahallesi 779 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 28.08.2006 tarihli satışı esas alınmış olup, her iki raporda da aynı m² bedele ulaşılmıştır. Ancak; ana rapordaki emsal taşınmazın satış akit tablosunun incelenmesinden 107/1200 hissenin 138.661,72 TL ye satıldığı halde, hükme esas alınan raporda 7/1200 hisse satışı olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca sözkonusu emsal satışın, aynı tarihte birden çok hissedarın farklı m² bedellerle aynı kişiye satışı olduğunun anlaşılması karşısında gerçek bedelini yansıtmadığı ve uygun emsal olmadığı izlenimini de uyandırmaktadır.Ayrıca; 2942 sayılı Yasanın 11. maddesinin (d) bendi gereğince emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmaz ile emsalin karşılaştırılmasında gözönünde tutulması gerekir. Dosyadaki kayıtlara göre değerlendirme tarihi olan 2014 yılında dava konusu taşınmazın emlak vergisine esas değeri 380 TL/m², emsal alınan ...Mahallesi 779 ada 10 parsel sayılı taşınmazın değeri ise 200 TL/m² dir. Buna göre dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan daha değerli olduğu, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazla en fazla eşdeğer kabul edilerek değerlendirme yapılabileceği düşünülmeden emsal taşınmaz daha değerli kabul edilerek vergi değerlerine ters düşecek şekilde yeterli, inandırıcı ve somut gerekçelere dayandırılmayan rapor doğrultusunda hüküm kurulması,Doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı yararına takdir edilen 1.350,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 15.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.