Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11710 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20643 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDava dilekçesinde, tapu iptali ve tescil istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde, dava konusu taşınmaza ...yedek dolu savak emniyet sahası kamulaştırması kapsamında 1953 yılında el atıldığını, 20 yıldır dava konusu taşınmazın idarenin kullanımında olduğunu, Kamulaştırma Kanununun 38. maddesinin Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmeden önce 20 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, idarenin tescile hak kazandığını, iptal kararının geriye yürümeyeceğini belirterek dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece dava konusu taşınmaza 1953 tarihinde el atıldığı anlaşıldığına göre 09.10.1956 tarihine kadar kamulaştırma işlerine dayanılmaksızın kamulaştırma kanunlarının gözönünde tutuğu maksatlara fiilen tahsis edilmiş taşınmazların ilgili kamu kurumu adına tahsis tarihinde kamulaştırılmış sayılacağını öngören 221 sayılı Kanunun 1.maddesi uyarınca davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgeler ile dosya arasındaki ....Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/1264-2004/387 EK sayılı dosyanın incelenmesinde davacı idarenin aynı taşınmazla ilgili olarak 1953 tarihinde el atılan taşınmazın 2942 sayılı Yasanın 38. maddesi gereğince davalı adına kayıtlı olan taşınmazın tapusunun iptali ile davacı kurum adına tescili talebi ile tapu iptali ve tescil davası açtığı, talebini sonradan 17.maddeye göre tescil istemi olarak ıslah ettiği, mahkemece 2492 sayılı Yasanın 38. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinden, davacı idarenin kamulaştırdığı taşınmazın bedelinin tapu malikine ödenmemiş ve ödenmek üzere davalı adına bir bankaya bloke etmemiş olması nedeniyle de 6830 sayılı Yasanın 17. maddesinin yasal koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verildiği, kararının Dairemizin 2004/8091 Esas ve 2005/446 Karar sayılı ilamı ile onanarak 31.03.2005 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır../..2014/20643-2015/11710 -2-Dosya içinde yer alan...kuk Mahkemesi'nin 2010/670 Esas ve 2010/919 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde ise; dosyamızın davalısı tarafından ... aleyhine dava konusu taşınmazı davalının işgal ettiğini, etrafını tel ile çevirerek faydalanmasını önlediğini belirterek men'i müdahale ve kal davası açıldığı, mahkemece davanın fen raporunda A ve C harfiyle gösterilen kısımlar yönünden kabulüne karar verildiği, bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Başkanlığı'nın 2005/12076-11224 E.K. sayılı ilamı ile özetle; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 38. maddesinin Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilme ve dava tarihine kadar 20 seneden fazla süre geçmiş ise taşınmaz maliki olan tarafın her türlü dava hakkı düşeceğinden bu husus araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulduğu, karar düzeltme talebi üzerine .... Hukuk Dairesi Başkanlığı'nın 2006/256 Esas ve 2010/14530 Karar sayılı ilamı ile 221 sayılı Kanun'un 1. ve 4. maddesi uyarınca 1953 yılında el atıldığı anlaşılan taşınmaz yönünden taşınmaz malikinin dava hakkının kalmayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi gerekçesiyle bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak verilen kararın Yargıtay .... Hukuk Dairesi Başkanlığı'nın 2011/11376 Esas ve 2011/20123 Karar sayılı ilamı ile onanmasına ve aynı daire tarafından tashihi karar talebinin reddine dair karar verilmesi nedeniyle kararın 07.05.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu açıklamalar doğrultusunda dava konusu taşınmazın A ve C harfleriyle gösterilen kısımlarına davacı idare tarafından 1953 yılında el atıldığı anlaşıldığından yazılı gerekçeyle davanın kabulüyle tapusunun iptal edilip davacı idare adına tescile karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak,Dosyadaki bilgi ve belgeler ile özelikle 24.10.2013 tarihli hükme esas alınan fen bilirkişi raporunun incelenmesinde dava konusu taşınmazın B harfiyle gösterilen 1622,25 m² lik kısmın zeminde çevre yolu olarak kullanıldığı, davacı idarenin herhangi bir el atmasının söz konusu olmadığı anlaşıldığına göre bu kısım yönünden davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.07.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.