Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11681 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9083 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVACILAR : ... vd.Vek.Av.... Dava dilekçesinde, kamulaştırmasız el koyma nedenine dayalı olarak ... parsel sayılı taşınmaz bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bilgi ve belgeler okunup gereği düşünüldü:Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma ile alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki;1-Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde taşınmazın dava tarihindeki mevkii ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmekte olup bu yöntemle taşınmazın değerinin saptanmasında münavebeye alınacak ürünler yönünden sulu ya da kuru tarım arazisi niteliğinde olup olmaması önem taşıdığından; bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu taşınmaz sulu olduğunu belirterek sulu olarak değerlendirilmiş ise de; sulama kaynağının ne olduğu açıkça gösterilmeden (taşınmazın üzerindeki bir su kaynağından veya yakınındaki bir dereden sulanıp sulanmadığı), sulamanın taşınmazın tamamında ve her mevsim için fiilen yeterli olup olmadığı, dereden sulanıyorsa bu suyun kendi doğal akışı ile mi yoksa özel bir pompalama ya da başka bir sistemle mi taşınmaza ulaştığı, yeraltı suyundan hangi sistemle yararlanıldığı hususları ayrıntılı bir biçimde araştırma yapılarak belirlenmeden, pompalama veya damla sulama yöntemi ile yapılan bir sulama varsa bunun için yapılacak giderlerin de üretim masraflarına ilave edilmesi gerektiği düşünülmeden ve sulama kaynağı, suyun her mevsim yeterli olup olmadığı açıklanmadan taşınmazın sulu veya sulanabilir tarım arazisi olarak kabul edilmesi ve bu yönde düzenlenen bilirkişi kurulu raporuna dayalı hüküm kurulması,2-Dava konusu taşınmazın ana ve tali yollara yakınlığı, ulaşım kolaylığı, belediye sınırları içerisinde olması gibi özellikleri gözönünde bulundurulduğunda, objektif değer artırıcı unsur oranının % 200 olacağı gözetilmeden, %20 oranında objektif değer artışı uygulayan bilirkişi raporunun esas alınması, ...3-...harçtan muaf olduğu gözetilmeksizin aleyhinde harca hükmedilmesi,Kabule göre de ;4-2942 Sayılı Yasanın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için aynı Yasanın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 15. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca, kamulaştırma belgelerinin mahkemeye verildiği gün itibarıyla dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.Bu sebeple, münavebeye alınan ürünlerin değerlendirme tarihi olan 2012 yılı itibarıyla sulu şartlarda buğdayın ve samanın dekar başına ortalama verimi 450 kg-275 kg, salçalık domatesin dekar başına ortalama verimi 6500 kg, yulaf yeşil otun dekar başına ortalama verimi 600 kg olduğu halde; mahkemece hükme esas alınan 1. bilirkişi raporunda sırasıyla dekar başına ortalama verimin 500 kg-300 kg, 7500 kg ve 700 kg alınması suretiyle yüksek değer hesaplanmış olması,Doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davacı tarafa iadesine, 25.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.