Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10700 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19521 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDava dilekçesinde, aidat borcundan kaynaklanan 13.128,35 TL alacağın faizi ile birlikte tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın sulh nedeniyle reddine karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan 27.09.2016 gününde temyiz eden davalı ve aleyhine temyiz olunan davacı adına gelen olmadı. Dosyadaki bilgi ve belgeler okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde, davalının maliki olduğu 25 ve 26 nolu dairelerden dolayı 13.128,35 TL birikmiş aidat borcu bulunduğunu ileri sürerek 13.128.35 TL nin işleyecek faizi ile birlikte tahsilini istemiş; mahkemece, tarafların aralarında imzaladıkları 15.01.2014 tarihli sözleşmeyle sulh oldukları, davalı tarafça kabul edilmemesine rağmen bu sözleşmenin geçerliliği için herhangi bir şartın koşulmadığı aksine davacıya davalı tarafından yapılacak ödemeleri içerdiği ve davacı tarafından kabul edildiği gerekçesiyle, davanın sulh nedeni ile reddine karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 313. maddesi “(1) Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir.(2) Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir.(3) Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir. (4) Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.” hükmünü içermektedir. Bu durumda, mahkemece, taraflar arasında imzalanan 15.01.2014 tarihli sulh sözleşmesinin mahkeme huzurunda yapılmadığı ve davalı vekilinin 27.02.2014 tarihli duruşmada harici yapılan sulh sözleşmesine onay vermediği anlaşıldığından, yukarıda anılan Kanun hükmü uyarınca geçerli bir sulh sözleşmesinin varlığından bahsedilemeyeceği gözardı edilerek sulh nedeni ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.