Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10398 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8644 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Adana 7. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/11/1997NUMARASI : 1997/763-1997/892Dava dilekçesinde, evlatlık ilişkisinin kaldırılması istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Esma ve A.E. vekilleri ile davalı Ş.. Ş.. tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı 09.10.1997 tarihli dilekçesinde, evlat edindiği küçükler 29.09.1992 doğumlu Esma ve 19.06.1984 doğumlu A. E.ın biyolojik anne ve babaları hakkında açtığı davada; 18.06.1997 tarihinde kesinleşen karar ve 19.06.1997 tarihli noter sözleşmeleri ile evlat edinmesine rağmen küçüklerin kendisine teslim edilmediğini belirterek evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına karar verilmesini istemiş, mahkemece hüküm fıkrasında A.E.yönünden karar verilmiş, karar kesinleştirildikten sonra davacının 07.01.1998 tarihli tavzih talebi üzerine mahkemece evlat edinilen Esma hakkındaki 19.06.1997 tarih 9145 numaralı evlat edinme sözleşmesininde iptaline karar verilmiştir. 1-Mahkemenin 12.11.1997 tarihli asıl kararı davalı Ş.. Ş..'e 20.11.1997 günü tebliğ edilmiş olup, temyiz dilekçesi 13.02.2013 tarihinde temyiz defterine kaydedilmiştir. Bu durumda HUMK.nun 432. maddesi hükmünde öngörülen 15 günlük temyiz süresi geçmiş bulunduğundan 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca adı geçenin asıl karara yönelik temyiz isteminin REDDİNE, 2-Dava ve karar tarihinde yürürlükte olan 743 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 257/1. maddesinde “Evlatlık, kendisini evlatlığa alanın aile ismini taşır ve onun mirasçısı olur. Asıl ailesindeki mirasçılığa da halel gelmez. Ana babaya ait hak ve vazifeler, evlat edinen kimseye geçer. Evlat edinme akdinden evvel yapılmış resmi bir senet ile, nesebi sahih çocukların mirasçılık hakkına ve ana babanın çocukların malları üzerindeki haklarına dair olan mevaddı kanuniyeye muhalif hükümler kabul edilebilir.” hükmü, 376 /2. maddesinde ise “Bir işte kanuni mümessilin menfaati ile küçüğün veya mahcurun menfaati birbirine zıt olursa.” kayyım atanacağı hükmü düzenlenmiştir. Benzer düzenleme 4721 sayılı kanununun 314 ve 426/2. maddelerinde de yer almıştır.Dosyadaki bilgi ve belgelerden; evlatlık ilişkisinin kaldırılması davasının açıklanan yasa maddeleri uyarınca küçükleri temsil yetkileri bulunmayan biyolojik ana ve babaları aleyhine açılıp sonuçlandırıldığı, bu suretle o tarihte evlat edinilen ve ergin olmayan çocuklara, açılan davada davacı yasal temsilci ile (evlat edinen) menfaatleri çatıştığı halde kayyım atanmadığı ve aleyhlerine hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Karar tarihinde yürürlükte olan HUMK. nun 73. maddesine göre “Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim iki tarafı iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere uygun olarak davet etmedikçe hükmünü veremez.” Dava ve taraf ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, mahkemelerce doğrudan doğruya (re'sen) gözönünde tutulur. Mahkemece yöntemine uygun olarak taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesi,3-Karar tarihinde yürürlükte olan HUMK.nun 456. maddesinde “Tavzih talebi hükmü veren mahkemeye iki nüsha olarak ita edilecek arzuhal ile vaki olur. Mahkeme arzuhalin bir nüshasını diğer tarafa tebliğ ettirerek tahriren cevap vermesi için münasip bir mühlet tayin eder. Cevapda iki nüsha olarak verilip biri tavzih veya refi talebinde bulunan tarafa tebliğ olunur.” hükmü, 457. maddesinde ise “Mahkeme cevap verilmemiş olsa bile evrak üzerine tavzihen karar ittihaz eder. Ancak lüzum görürse iki tarafın şifahi izahatını istima etmek üzere celp ve davetine karar verebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Mahkemece anılan yasa hükümleri gereği yerine getirilmeden tavzih talebinin kabul edilmesi,Doğru görülmemiştir.Ayrıca 4-4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun, 5133 sayılı Kanunla değişik 4/1 maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun, üçüncü kısmı (396-494) hariç, ikinci kitabından (118-395) kaynaklanan bütün davaların aile mahkemelerinde bakılacağını, geçici 1. maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla dava sonuçlanmamış hale gelmiştir. Davanın aile mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkemece görev hususunun da gözetilmesi gerekir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 12.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.