MAHKEMESİ : İskenderun 1. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 13/05/2013NUMARASI : 2006/739-2013/392Dava dilekçesinde, ortak gider nedeniyle alacağın tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı dava dilekçesinde, davalının maliki olduğu bağımsız bölüm ile ilgili aidat ve ortak giderleri 1996 yılı Mayıs ayından bu yana ödemediğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalarak davalı taraftan son on yıla ilişkin şimdilik toplam 7.000 TL asıl alacak ile yüzde on gecikme tazminatı olan 18.000 TL'nin tahsilini, dava tarihinden itibaren yüzde on gecikme tazminatı uygulamasını istemiş,11.04.2012 tarihli dilekçesi ile de 7.000 TL olan talebini ıslah ederek 11.107,90 TL'nin gecikme tazminatı ile tahsilini istemiş, mahkemece 11.107,90 TL'nin dava tarihinden itibaren yüzde beş gecikme tazminatı ile tahsiline karar verilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;1-Davacının hüküm altına alınan miktar dışındaki talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi,2-Borçlar Yasası'nın 147/1. madde ve bendine göre dönemsel edimler hakkındaki davalar 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Davacı 1996 yılı Mayıs ayından bu yana olan aidat ve ortak gider alacağını 23.05.2006 tarihinde açtığı dava ile talep etmiştir. Dava tarihinden beş yıl ve öncesi hakkındaki alacaklar zamanaşımına uğramıştır. Ancak davalı taraf dava dilekçesine cevapta bu hakkını kullanmamıştır. Davanın davacı tarafından 11.04.2012 tarihinde ıslahı üzerine davalı tarafından süresinde olmayan şekilde zamanaşımı def'inde bulunulmuş ise de davacı taraf derhal ve açıkça karşı çıkmamıştır. “Gerek öğretide, gerekse yerleşik yargısal kararlarda, davanın tamamen ıslahında yeni bir dava açılmamış sayılacak, tamamen ıslah edilen dava ilk açılan davanın devamı niteliğinde olduğundan, bunun doğal sonucu olarak zamanaşımı, hak düşürücü süre ilk davanın açıldığı tarihteki duruma göre dikkate alınacaktır. Onun için davanın tamamen ıslahında ıslah olunan dava, ilk dava gününde açılmış sayılacaktır. Davanın kısmen ıslahı durumunda ise davacı; kısmi davada saklı tuttuğu fazlaya ilişkin haklarını, ek bir dava açarak isteyebileceği gibi, müddeabihin arttırılmasını önleyen yasal düzenlemenin yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile ortadan kalkmasından yararlanarak müddeabihi aynı davada kısmi ıslah dilekçesi verip harcını yatırmak suretiyle arttırabilecektir. Bu aşamada açıklanması gereken diğer bir husus zamanaşımının kesilmesi konusudur. Bir davanın açılması halinde zamanaşımı kesilir (BK.m.133/2). Ancak, kesilen zamanaşımı, kesilme tarihinden başlayarak yeniden işler (BK.m.135/1). Dava ile kesilmiş zamanaşımı, davanın devamı süresinde taraflardan birinin yargılamaya ilişkin her bir işleminden ve hâkimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden cereyana başlar. Öğretide, kısmi davada dava edilmeyen alacak kesimi için fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmuş olmasının zamanaşımını kesmeyeceği kabul edilmektedir Kısmi dava açılması halinde zamanaşımı yalnız alacağın kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir”(HGK'nun 06.03.2013 gün ve 2012-4-824 esas 2013-305 karar sayılı kararından)Davacı 23.05.2006 tarihinde açtığı davada fazlaya ilişkin talep ve haklarını saklı tutarak asıl alacak olarak 7.000 TL'nin tahsilini istemiş, yargılama aşamasında ise 11.04.2012 tarihli dilekçe ile harcını da yatırmak suretiyle talebini 11.107,90 TL olarak ıslah etmiştir. Bu ıslah dilekçesine karşı davalı tarafından zamanaşımı def'i ileri sürülmüştür. Dava tarihi 23.05.2006, ıslah tarihi 11.04.2012 olup ıslah edilen miktar yönünden zamanaşımı gerçekleşmiştir. Bu nedenle ıslah edilen miktara ilişkin davalının zamanaşımı def'inin reddine karar verilmesi,Kabule göre de;3-Yönetim planının 13. maddesinde genel giderlere katılma düzenlenmiş, davalı için muafiyet öngörülmemiştir. Kat Mülkiyeti Yasası'nın 20/1-c maddesinde “Kat malikleri ortak yer veya tesisler üzerindeki kullanma hakkından vazgeçmek veya kendi bağımsız bölümünün durumu dolayısıyla bunlardan faydalanmaya lüzum ve ihtiyaç bulunmadığını ileri sürmek suretiyle bu gider ve avans payını ödemekten kaçınamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Aynı hüküm yönetim planının 14. maddesinde de yer almıştır. Davacı davaya konu talebin; kalorifer yakıt gideri, kalorifer bakım ve tamir gideri ile apartman otomat gideri hakkında olduğunu açıklamış, yönetim planının 14. maddesinde ise asansör bakım ve işletme giderlerinden zemin katlar için muafiyet düzenlenmiştir. Dava konusuna göre bu hükmün uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Mahkemece taşınmaza ait mimari proje, tesisat projesi uygulanarak davaya konu yerde ayrı ısıtma sistemi olup olmadığının tespiti, ayrı ısıtma sistemi yok ise davalının açıklanan yasa ve yönetim planı hükümleri uyarınca sorumlu olacağının gözetilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 12.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.