Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 259 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 19418 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Karşılıksız yararlanmaHÜKÜM : Mahkumiyet, beraatYerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:I-Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz başvurusunun incelenmesinde;30.03.2012 gün, 2011/527 Esas ve 2012/349 Karar sayılı kararla; sanık hakkında beraat hükmü verildiği halde, sanığın 02.04.2012 havale tarihli dilekçesi ile kararı temyiz ettiği ve dosyanın temyiz incelemesi için gönderilmesinin ardından, 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesi gereğince gerekmesi halinde uyarlama yapılması için iadesi üzerine, Mahkemece, sanık hakkında aleyhe durum doğuracak şekilde 6352 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesi gereğince uyarlamaya konu edilecek bir durumun olmamasına rağmen, 19.03.2013 gün, 2012/745 Esas ve 2013/238 Karar sayılı karar ile önceki hüküm sadece sanık tarafından temyiz edildiği halde CMUK'nun 326/son maddesinde düzenlenen aleyhe hüküm kurma yasağı ilkesine aykırı olarak sanık hakkında bu kez mahkumiyet kararı verilmişse de, kurulan bu ikinci kararın hukuki değerden yoksun olması nedeniyle yok hükmünde kabulünün gerekeceği ve 30.03.2012 tarihli hükmün temyiz incelemesine tabi olacağı değerlendirilerek yapılan incelemede; Sanık ... müdafiinin temyizinin ‘beraat’ kararının gerekçesine yönelik olmadığı ve kararı temyiz etmesinde de hukuki yarar bulunmadığından, temyiz talebinin 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK'nun 317. maddesi gereğince tebliğnameye aykırı olarak REDDİNE, II-Katılan vekilinin ... hakkında verilen beraat kararına yönelik olarak yaptığı temyiz başvurusunun incelenmesinde;1-Sanık hakkında abonesiz ve sayaçsız enerji kullandığına dair kaçak elektrik tespit tutanağının düzenlendiği ve dosyadaki 08.01.2012 tarihli tutanakta kaçak elektrik tespit tutanağında belirtilen sulama kuyusunun sanık tarafından kullanıldığının belirtildiği, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca iadesi üzerine yeniden yapılan yargılamada mahkemece söz konusu sulama kuyusunu kimin kullandığı hususunun araştırılmasının istendiği, 06.03.2013 tarihli tutanakta ise, sulama kuyusunu ...'ın açtığının ve onun tarfından kullanıldığının belirtildiği, bu nedenle tutanaklar arasında çelişki bulunduğu gözetilerek tutanak tarihinde suça konu tarımsal sulama trafosunu ve tarlayı kimin kullandığı kolluk marifetiyle de araştırılıp kesin olarak belirlendikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdiri gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,Kabule göre de;2-Sanığın tarlasında ziraat bilirkişisinden rapor alınmadan doğrudan elektrik bilirkişisinden rapor alındığının anlaşılması karşısında; öncelikle suç tarihine denk gelen zaman diliminde sanığın tarlasında ekili ürünün ne olduğu araştırılarak, iklim koşulları itibariyle bu ürünün ihtiyaç duyduğu su miktarı dikkate alınarak tarlada kurulu tesisin toplam kaç saat çalışması gerektiği ziraat bilirkişisi marifetiyle tespitinden sonra elektrik bilirkişisinden rapor alınarak sanığa makul bir süre verilerek bilirkişi tarafından vergiler dahil cezasız olarak hesaplanan bedeli ödeyerek şikayetçi kurumun zararını gidermesi halinde 6352 sayılı Yasa'nın Geçici 2/2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine dair bildirimde bulunularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı tebliğnameye aykırı BOZULMASINA, 11.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.