Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2169 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 39 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSuç : Hırsızlık, mala zarar vermeHÜKÜM : MahkumiyetHırsızlık suçundan suça sürüklenen çocuk ... ...'ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 491/ilk, 522/1, 55/3, 59/2 ve 647 sayılı Kanun'un 4/1. maddeleri gereğince 363,00 yeni Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi gereğince ertelenmesine, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 23. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Çocuk Mahkemesinin 05/03/2008 tarihli ve 2006/941 Esas, 2008/72 sayılı kararını müteakip sanığın deneme süresi içerisinde yeni bir suç işlemesi nedeniyle yapılan yargılama sonucunda suça sürüklenen çocuğun, 765 sayılı Kanun'un 491/ilk, 522/1, 55/3, 59/2 ve 647 sayılı Kanun'un 4/1. maddeleri gereğince 451,00 yeni Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin anılan Mahkeme'nin 18/12/2014 tarihli ve 2013/522 Esas, 2014/758 sayılı hükmü alehyine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 05.11.2015 tarih ve 2015-E. 22690/71784 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 17.12.2015 tarih ve 2015/369037 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;1-Çocuk Mahkemesi'nin 05/03/2008 tarihli ve 2006/941 esas, 2008/72 sayılı kararının yapılan incelemesinde; 5395 sayılı Kanun'un 23. maddesinde yer alan “Çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda, Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki koşulların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Ancak, bu kişiler açısından denetim süresi üç yıldır." ve 5271 sayılı Kanun'un 231/7. maddesinde yer alan. “Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.'’ şeklindeki düzenlemeler karşısında suça sürüklenen çocuk hakkında açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükmün aynı zamanda ertelenmesine karar verilmesinde,2-Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlediği anlaşılan sanık hakkındaki 05/03/2008 tarihli hükmün açıklanması ile yetinilmesi yerine, CMK’nın 231/11. maddesinde tanımlanan hükme uymayacak biçimde yazılı şekilde uygulama yapılarak açıklanan hükmün, açıklanması geri bırakılan hükümden farklı bir ceza ve uygulamayı içermemesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında,3-Çocuk Mahkemesi'nin 18/12/2014 tarihli ve 2013/522 Esas, 2014/758 sayılı kararının yapılan incelemesinde; Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 03/02/2014 tarihli ve 2013/23474 Esas, 2014/2417 sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 5271 sayılı Kanun'un 231/8. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, denetim süresi içinde dava zamanaşımının duracağı ve zamanaşımının denetim süresi içinde işlenen suçtan dolayı verilen hükümlülük kararının kesinleşmesi koşuluyla suçun işlendiği tarihte yeniden işlemeye başlayacağı, somut olayımızda sanık hakkında Çocuk Mahkemesi'nin 05/03/2008 tarihli ve 2006/941 Esas, 2008/72 sayılı ilamına konu ilk kararın itiraz edilmeksizin 01/05/2008 tarihinde kesinleştiği, Asliye Ceza Mahkemesi'nin 09/05/2012 tarihli ve 2008/926 Esas, 2012/953 sayılı kararına konu 2. suçun ise 22/05/2008 tarihinde işlendiği ve söz konusu bu kararın 04/09/2012 tarihinde kesinleştiği gözetildiğinde, sanık hakkında duran zamanaşımı süresinin ikinci suçun işlenme tarihi olan 22/05/2008 tarihinde yeniden işlemeye başladığı, kararın verildiği 18/12/2014 tarihi itibarıyla 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu gözetilmeden, sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan karann bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7. ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 9. maddeleri hükümleri karşısında; hükümlüye yüklenilen "hırsızlık' suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102/4. ve 104/2. maddelerinde öngörülen kesintili dava zamanaşımı süresinin, 5271 sayılı CMK'nın 231/8. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, denetim süresi içinde dava zamanaşımının duracağı ve zamanaşımının denetim süresi içinde işlenen suçtan dolayı verilen hükümlülük kararının kesinleşmesi koşuluyla suçun işlendiği tarihte yeniden işlemeye başlayacağı hükmü karşısında 7 yıl 6 ay 21 gün olduğu bu hali ile suç tarihi olan 01.10.2004 tarihinden itibaren kesintili dava zamanaşımı süresinin 26.04.2012 tarihinde gerçekleştiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyete hükmolunması Kanuna aykırı olup, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce bu nedenle yerinde görüldüğünden ...... Çocuk Mahkemesi'nin 18.12.2014 gün ve 2013/522 Esas, 2014/758 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (d) bendine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, hükümlü hakkında hırsızlık suçundan açılan kamu davasının gerçekleşen kesintili dava zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102/4 ve 104/2. maddesi gereğince ORTADAN KALDIRILMASINA, cezanın çektirilmemesine, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 22.02.2016 günü oybirliğiyle karar verildi.