MAHKEMESİ : Isparta 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/06/2014NUMARASI : 2012/157-2014/323Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne ve birleşen davanın konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili ve birleşen davacı G.. H.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı Mehmet'in işleteni, davalı yaşı küçük Hüseyin'in sürücüsü olduğu traktörün sağ çamurluğuna binen davacı yaşı küçük Adem'in traktörden düşerek tekerleğin altında kaldığını, yaralandığını, genital bölgesi yaralandığı için manevi olarak çok zarar gördüğünü, kazada davalı Hüseyin'in kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilşkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, maddi tazminat atelbini 27.800,00 TL olarak ıslah etmiştir.Davalılar Hüseyin ve M.. S.., manevi tazminatın fahiş olduğunu, olayda hatır taşıması bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Birleşen davada davacı G.. H.. vekili, kaza nedeniyle yaralanan Adem'e traktörün kaza tarihinde sigortası olmadığından 17.04.2008 tarihinde 16.751,00 TL ödeme yaptıklarını, ancak olayda davalı taraf kusurlu olduğundan rücu hakları olduğunu, davalılar aleyhine icra takibi yaptıklarını ancak davalıların itiraz ederek takibi durdurduklarını belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamı, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; asıl davanın kısmen kabulüne, 11.320,88 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyeck yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya işkin istemin reddine; birleşen davanın dava konusu borç ödendiğinden konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili ile birleşen davacı G.. H.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve özellikle manevi tazminatın takdirinde 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davalıların manevi tazminat hususundaki ve birleşen davacı G.. H..nın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Asıl dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.818 sayılı BK.nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.Buna karşılık, 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar." hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir. 2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK'nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK'nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).Açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kaza 07.10.2002 tarihinde gerçekleşmiş, davacı vekilince ıslah talebi 26.01.2010 tarihli dilekçeyle yapılmış, aynı gün harcı yatırılmış, ıslah dilekçesi davalılara 19.06.2012 tarihli celsede tebliğ edilmiştir. Davaya konu trafik kazası sonucunda davacı malul olacak derecede yaralanmış olup, eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 Sayılı TCK'nun 459/2 maddesi delaletiyle 102/4 maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 5 yıldır. Buna göre davada, kaza tarihiyle ıslah tarihi arasında uzamış ceza zamanaşımı süresi de dolmuştur. O halde, mahkemece, ıslahla artırılan kısım yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece hükme esas alınan 20.01.2011 tarihli aktüer raporunda hesaplanan 17.416,75 TL üzerinden %35 hatır indirmi yapılmak suretiyle ıslah edilen rakamın kısmen kabulü yönünde yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin manevi tazminat husundaki ve birleşen davacı G.. H.. vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, aşağıda dökümü yazılı 2,50 TL kalan onama harcının temyiz eden birleştirilen dosya davacısı G.. H..ndan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 29/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.