Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9697 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 12459 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Davacı vekili, zorunlu trafik sigortası bulunmayan dava dışı motorsikletin tam kusurlu olarak yaya müvekkiline çarpması sonucu müvekkilinin %7 oranında sakat kaldığını, davalının başvuruya rağmen ödeme yapmadığını beyanla fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 7.500,00 TL maddi tazminatın davalının temerrüt tarihi olan 25.1.2009 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının istenen eksik evrakları tamamlamak yerine dava açtığını, müvekkilinin poliçe limiti ve kusur oranı ile sınırlı sorumlu olduğunu, zarar ve kusurun bilirkişi raporu ile tespit edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, kesin süreye rağmen işlem yapmayan davacının davasının reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan işgöremezlik tazminatının davalı ...’ndan tahsili istemine ilişkindir. Dava 20/10/2010 tarihinde açılmış olup davanın açıldığı tarih itibariyle 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlüktedir.Mülga 1086 sayılı HUMK'nun 163. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararın hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; ara kararlarda davacı vekiline müvekkilinin ATK ön raporu gereğince belirtilen uzman doktorlara muayene olması için açık ve net ifadelerle süre verilmediği gibi, kesin süreye uymamanın sonuçları da açıklanıp ihtar edilmemiştir. Bu durumda verilen kesin sürenin HUMK'nun 163. maddesine uygun olmadığı gözetilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 01/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.