MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu ...’ın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı üç taşınmazdan birini 21.4.2009, ikisini 26.5.2009 tarihinde oğlu davalı ...’a sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, taşınmazın ikinci katının daha önce müvekkili . tarafından yapıldığını, alım gücü olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma toplanan delillere göre, takip konusu borcun ...’e ait olup asıl borçlu tarafından borcun 89 Sayılı Yönerge kapsamında yapılandırıldığı, müteselsil kefil davalı ... hakkında borcun yapılandırılması nedeniyle alacaklılarından mal kaçırdığı iddiası ile tasarrufun iptali davası açılamayacağı, henüz kefile rücu etme şartlarının oluşmadığı, yapılandırma sonucu borçlunun temerrüde düşmediği, tasarrufun iptali davasının şartlarının oluşmadığı, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde d??zenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 21.2.2008 tarihli kredi sözleşmesinden doğduğu davalı borçlu ...’ın müşterek borçlu müteselsil kefil olarak borçtan sorumlu olduğu, hakkındaki takibin kesinleştiği aciz halinde olduğu, alacağın gerçek olduğu, iptali istenen tasarrufların takip konusu alacaklardan sonra yapıldığı davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı anlaşıldığından dava ön koşuları gerçekleşmiştir. Asıl borçlu... takip konusu borcu 17.6.2013 tarihli dilekçesi ile 17.6.2014-10.6.2017 tarihleri arasında ödemek üzere taksitlendirmiş ve 17.6.2013 tarihine kadar 15.774,11 TL’lik borcun 3.561,61 TL’si ödemiş ise de borcun tamamının ödenmediği,davalı borçlu ...hakkındaki takibin devam ettiği, davalı...’ın asıl borçlu gibi davacı bankaya karşı borçtan sorumlu olduğu anlaşıldığından öncelikle mahkemece davacı bankaya müzekkere yazılarak takip konusu borcun tamamının ödenip ödenmediği tamamı ödenmiş ise davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, tamamı ödenmemiş ise bakiye alacak miktarı ve ferileri yönünden dava konusu tasarrufların İİK’nun 278,279 ve 280/1 madde gereğince iptali tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun olmayan gerekçeyle davanın reddi isabetli görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 01/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.