Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9333 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17768 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVALILAR : 1-... 2-...Taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle iptal davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ... aleyhine açılan tazminat davası sonucu hükmedilmesi muhtemel alacakların tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla adına kayıtlı iki taşınmazı 4.10.2005 tarihinde davalı ...’a sattığını, taşınmazların borçlu ve oğlu tarafından kullanıldığının belirterek davalılar arasındaki muvazaalı satış işleminin iptali ile tapu kayıtlarının davalı borçlu adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı borçlu ...vekili, davacı tarafından açılan tazminat davası derdest olduğundan henüz kesinleşmiş bir alacağı bulunmadığını, tasarrufun borçtan önce yapıldığını, davanın tasarrufun iptali istemine ilişkin olup dava koşullarının bulunmadığını, taşınmazların borç nedeniyle satıldığını ve kira ile anılan taşınmazları kullandıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı ... vekili, davanın tasarrufun iptali istemine ilişkin olup dava koşullarının bulunmadığını, satışların gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma toplanan delillere göre, davacının dava konusu taşınmazlar üzerinde ayni ve şahsi bir hakkı bulunmadığından davalılar arasındaki muvazaa sebebiyle devrin iptalini istemekte aktif husumet ehliyeti bulunmadığı, bununla birlikte hukuki niteleme Mahkemeye ait olmakla talepten daha azına hükmederek dava konusu taşınmazların davacı alacaklının alacağının icra yoluyla tahsiline karar verebileceği, ancak tasarrufun iptaline karar verilebilmesi için kesinleşmiş bir takibin bulunması, aciz belgesinin sunulmuş olması gerektiği, davacının dava konusu alacağı ...henüz yargılama aşamasında olup aciz belgesinin de sunulmadığı dolayısıyla özel dava şartının bulunmadığı gerekçesiyle davanın HMK’nun 114/2,115 maddeler gereğince özel dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava Türk Borçlar Kanununun 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Bir dava da öne sürülen maddi olguların hukuki nitelendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir. (HMK'nun madde 33) Somut olayda dava dilekçesindeki ileri sürüş biçimine göre dava hukuksal nitelikçe Türk Borçlar Kanununun 19 maddesinin özüne ve sözüne uygun muvazaaya nedeniyle iptal istemine ilişkindir. Kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3.kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3.kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarar uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde ...iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Somut olayda mahkemece dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmiş ise de Mahkemenin bu nitelendirmesine katılma olanağı bulunmadığından Mahkemece davacı tarafından davalı borçlu .... aleyhine açılan .... Hukuk Mahkemesinin .... Hukuk Mahkemesinin 2007/40Esas) sayılı dava dosyalarının sonucu beklenerek alacağın kesinleşmesi halinde mevcut delillerin TBK'nun 19 maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hukuki nitelendirmede yapılan hata sonucu davanın reddi isabetli görülmemiştir.Kabule göre de dava koşulu yokluğu nedeniyle davanın reddi halinde ...nin 7/2.maddesi gereğince davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.