Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 933 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8807 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :...........Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu ...'nin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı iki taşınmazdan birini 29.12.2010 diğerini 8.2.2011 tarihinde kayınbiraderi davalı ...'e sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı borçlu ..., davacının kardeşi olduğunu, takip konusu senedi 2001 yılında yeğenine boş olarak verdiğini, senedin sonradan doldurulduğunu, dava konusu 156 ada 3 parselle ilgili davacı ve diğer kardeşleri aleyhine açtığı tapu iptali tescil davası kabul edildiği için davacının bu davayı kötüniyetle açtığını, alacağın gerçek bir alacak olmadığını, dava konusu taşınmazları üzerindeki ipotek ve hacizlerle birlikte rayiç değerden sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı ... vekili, borçlunun müvekkiline borcu bulunduğunu, dava konusu taşınmazları haciz ve ipoteklerle birlikte aldıklarını ve ödediklerini, dava konusu evi borçluya kiraya verdiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre davalılar arasındaki satış işleminin gerçek bir satış olduğu, davacıdan mal kaçırma kastının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasrrrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 15.6.2008 tanzim 15.6.2009 vadeli senetle doğduğu, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, (davalı borçlu alacağın gerçek olmadığını iddia etmiş ise de bu konuda açtığı itiraz ve takibin iptali davasının Sandıklı İcra Hukuk Mahkemesinin 28.2.2011 tarih 2011/25-54 E-K ile reddedildiği ve ve borçlu tarafından açılmış menfi tespit davası bulunmadığından) 12.5.2011 tarihli haciz tutanağının İİK'nun 105 maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, iptali istenen tasarrufun ise takip konusu alacaklardan sonra 29.12.2010 ve 8.2.2011 tarihlerinde yapıldığı, davanın süresinde açıldığı anlaşıldığından dava ön koşuları gerçekleşmiştir. Davalı .........'in borçlu .......'nin kayınbiraderi olduğu, aralarında alacak borç ilişkisi bulunduğu, ayrıca dava konusu taşınmazların kısmen alacağa mahsuben devredilmiş olması nedeniyle dava konusu tasarrufların İİK'nun 278/3-1,279/1 ve 280/1 maddeler gereğince iptale tabi olduğu gözönüne alınarak davanın kabulü ile dava konusu tasarrufların davacının dava konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmeyen gerekçeyle davanın reddi isabetli görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 26.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.