MAHKEMESİ : Didim(Yenihisar) 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/04/2012NUMARASI : 2011/260-2012/352Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu M.. U..'nun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı ... plakalı ticari aracını ve bu araca ait şehir içi dolmuş hattına ilişkin kooperatif hissesini 21.4.2010 tarihinde akrabası davalı Ömer Utku'ya sattığını belirterek davalılar arasındaki ticari plaka ve hat ile araç satışına ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı borçlu M.. U.. savunma yapmamıştır.Davalı Ö.. P.. vekili, aciz belgesi sunulmadığını, eksik harcın tamamlanması gerektiğini, ... plakalı aracın 6.1.2010 tarihinde borçludan değil Karsan AŞ'den alındığını, dolmuş hattının maddi değeri olmadığından tasarrufun iptali davasına konu edilemiyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia,savunma,toplanan delillere göre,dava konusu aracın halen taraflar arasındaki ilişkide 4.kişi konumunda bulunan B. A. adına kayıtlı olduğu,Didim 1.Noterliğinin 9.5.2011 tarih 2011/141 sayılı yazı cevabından sözkonusu işlemin hisse devir sözleşmesi olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir. Somut olayda, mahkemece dava konusu aracın halen taraflar arasındaki ilişkide 4.kişi konumunda bulunan B. A. adına kayıtlı olduğu, Didim 1.Noterliğinin 9.5.2011 tarih 2011/141 sayılı yazı cevabından sözkonusu işlemin hisse devir sözleşmesi olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamı mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 30.3.2006 tanzim tarihli senetten doğduğu, takip konusu alacağın gerçek bir alacak olduğu, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, 22.2.2012 tarihli haciz tutanağının İİK 105 madde gereğince geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu,21.4.2009 tarihli dava konusu ticari plaka ve araç satış sözleşmesinin takip konusu borçtan sonra yapıldığı ve davanın 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır.Dava konusu araç davalı 3.kişi Ö.. P.. tarafından 10.3.2010 tarihinde dava dışı B. A.'e satıldığından davacı vekiline seçimlik hakkı ile ilgili olarak davalı 4.kişi B. A.'i davaya dahil etmeyeceği veya davasının davalı Ö.. P.. yönünden bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceği konusunda süre verilmesi, davalı 4.kişi B. A.'in davaya dahil edilmesi halinde dava dilekçesi ve duruşma gününün B. A.'e tebliği ile davacı ve davalı Bedir'in bildireceği delillerin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi; 4.kişi Bedir'in davaya dahil edilmemesi veya davaya dahil edilip de kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması halinde davalılar Musa ve Ömer arasındaki dava konusu 21.4.2010 tarihli ticari plaka ve araç satışına ilişkin tasarrufun yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince İİK 278,279,280 ve 283/2 madde gereğince iptale tabi olup olmadığının belirlenmesi iptale tabi olduğu belirlendiği takdirde davalı Ömer Yönünden İİK 283/2 madde gereğince sorumluluğunun belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesissi isabetli görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 10.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.