Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9318 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3653 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : Ankara 15. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/11/2012NUMARASI : 2010/294-2012/424Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu Ö.. Ö..'ün alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı iki taşınmazı 24.10.2008 tarihinde annesi davalı A.. Ö..'e sattığını,davalılar arasındaki satış işleminin muvazaalı olduğunu belirterek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı borçlu vekili davanın reddini savunmuştur.Davalı A.. Ö.. vekili, tasarrufların borçtan önce ve bedelle yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre,davacı tarafından dava şartı olan aciz belgesinin sunulmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaalı işlem yapıldığı iddiasına dayalı tapu kaydının iptali ile borçlu adına tescili istemine ilişkindir.Bir davada taraflarca ileri sürülen maddi olguların hukuki değerlendirilmesini yapmak,uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir.Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır.Yüzelsel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır.Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar.Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı,alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre davanın İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu yolundaki mahkemenin kabulüne katılma olanağı yoktur.O halde mahkemece davacı ve davalının bildirdiği deliller toplanarak TBK'nun 19. madde gereğince danışıklı işlemin var olup olmadığı konusunda karar vermesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. Kabule göre de; 23.10.2009, 14.10.2011 ve 16.3.2012 ve 22.5.2012 tarihli haciz tutanaklarının İİK 105 madde kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olması nedeniyle davanın esasına girilmesi ve taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmeyen gerekçeyle davanın reddi isabetli görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 10.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.