Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9131 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10622 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, kazada kusur bulunmadığını, yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir Davalı ... şirketi vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, 6100 sayılı HMK'nın 190.maddesi gereğince davacının davasını ispat edemediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.3.04.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde (3) Gider avansının yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. Dava şartı olan gider avansının yatırılmaması veya tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğundan reddedilir.(4) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o ...delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır…” hükmü getirilmiştir. Öte yandan, mülga 1086 sayılı HUMK'nun 163. maddesi ile 6100 sayılı HMK'nun 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu cümleden olarak, kesin sürenin amacına uygun olarak kullanılması ve yeterli uzunlukta olmasının yanı sıra, tarafların yargılamadaki tutumları ile süreye konu işlemin özelliğinin de göz önünde bulundurulması gerekir. (Benzer ilkelere YHGK’nun 18.02.1983 gün 1980/1-1284, 1983/141; 22.11.1972 gün 8/832, 935; 13.10.2010 gün 2010/17-510-485; 28.04.2010 gün 2010/2-221-241 ve 28.03.2012 gün 2012/19-55-2012-249 sayılı kararlarında da değinilmiştir.). Bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki, taraflar; dinlenmesini istedikleri tanık ve bilirkişinin veya yapılmasını istedikleri keşif ve sair işlemlerin masraflarını, mahkeme veznesine yatırmaya mecbur olup, hakim tarafından verilen sürede gerekli masrafı vermeyen tarafın talebinden sarfınazar ettiği kabul edilir. Hakimin, bu masrafların yatırılması konusunda verdiği sürenin kesin olduğunu usulünce karara bağladığı hallerde, kesin süreye uymayan tarafın bu delile dayanma olanağı kalmaz. Kesin süre ...tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde, gereğinin hakim tarafından hemen yerine getirilmesi gerekir. ...Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; Dosya kapsamına göre Mahkemece 26.05.2015 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında verilen 3 nolu ara karar ile maluliyet raporu alınmasına, 4 nolu ara kararı ile kusur raporunun alınmasına, 6 nolu ara kararı gereğince hesap bilirkişinden rapor alınmasına, 8 nolu ara kararında da 350,00 TL. Kusur bilirkişi ücreti, 500,00 TL hesap bilirkişi ücreti ve 100,00 TL rapor tebliğ masrafı ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 950,00 TL delil avansından peşin ödenen 71,00 TL'nin mahsubu ile bakiye 879,00 TL delil avansının 6100 Sayılı HMK'nın 120/2, 324/1-2 maddeleri gereğince 2 haftalık kesin süre içerisinde mahkeme veznesine yatırılması için davacı vekiline kesin süre verilmesine ve davacının 2 haftalık kesin süre içerisinde 879,00 TL delil avansının mahkeme veznesine depo etmediği takdirde bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtarına dair ara karar verilmiştir. Bir sonraki 24.03.2016 tarihli celsede ise Mahkemece, ihtarat yapılmasına rağmen kusur ve hesap bilirkişi ücreti ve rapor tebliğ masrafları yönünden ara kararın yerine getirilmediği, 6100 sayılı HMK'nın 120/2 324/1-2 maddeleri gereğince 2 haftalık kesin süre içerisinde ara kararının yerine getirilmemesi nedeniyle bu usul işlemi ile davalı lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu bir hak olan usüli kazanılmış(müktesep) hak doğduğu ve bunun sonucu olarak da 6100 sayılı HMK'nın 324/2 maddesi gereğince davacı vekilinin kusur bilirkişi raporu ve hesap bilirkişi raporu ikamesinden vazgeçmiş sayıldığı, mevcut dosya kapsamı itibariyle kusur bilirkişi raporu, hesap bilirkişi raporu alınmadan karar verilmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK'nın 190. Maddesi gereğince davacının davasını ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece ön inceleme duruşması ile aktüer, kusur ve maluliyet hususlarında rapor alınmasına ilişkin her ne kadar ara karar verilmiş ise de raporların her birinin ayrı ayrı taraflara tebliği gerekli olup raporlar, ayrı ayrı itiraza tabidir. Bu nedenle üç ayrı hususa ilişkin raporların aynı celsede alınmasına karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan, davacı tarafça baştan 71,00 TL değil, 140,00 TL gider avansı yatırılmış olup; yatırılması istenen ...bakiye toplam delil avansının bulunmasında 140,00 TL'nin mahsubu gerekirken 71,00 TL olarak mahsubu da doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.