MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalının maliki olduğu dükkanın 25/05/2006 tarihli kira sözleşmesi ile ...arafından kiralanarak pastane olarak işletilmeye başlandığını, işyerinin müvekkili şirket nezdinde işyeri poliçesi ile sigortalandığını, işyerinin 10/01/2011 tarihinde çıkan yangın sonucu hasara uğradığını, yangın raporunda yangının çıkış sebebinin "depo olarak kullanılan bölümdeki elektrik tesisatında meydana gelen arıza sonucu oluşan kısa devre" olarak belirtildiğini, sigortalıya 12/04/2011 tarihinde 25.124,00 TL hasar tazminatı ödendiğini belirterek 25.124,00 TL maddi tazminatın ödeme tarihi olan 12.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı, taşınmazlar tarafından kiralanmış ise de, meydana gelen problemin tesisatın kullanımından mı yoksa şehir şebeke akımından mı kaynaklandığının belli olmadığını, yangının elektrik tesisatından meydana gelip gelmediğinin kesin olmadığını, elektrik tesisatının onarımının bakımının yapılması, yapılmamış ise bundan doğacak zararların hem mevzuat hem de kira kontratı gereğince kiracının sorumluluğunda olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın 25.124,00 TL yönünden kabulü ile, 12/04/2011 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....1-Dava, işyeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gereken hususlardandır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1472. maddesinde sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebileceği hüküm altına alınmıştır.Dava, sigorta şirketi tarafından sigortalısının halefi olarak açıldığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 4. maddesinde ise dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın kiralanan taşınmazların, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların sulh hukuk mahkemesinin görevinde olduğu düzenlenmiştir.Somut olayda, sigortalı işyerinde çıkan yangın sebebiyle meydana gelen zarar sigortacı tarafından sigortalıya ödenmiş olup ödenen tazminatın işyerinin maliki olan davalıdan tahsili talep edilmiştir. Dosyaya sunulan kira sözleşmesine göre dava dışı sigortalı şirket, sigortalı işyerinde kiracı olarak bulunmaktadır. Bu nedenle dava dışı sigortalı şirket ile davalı arasındaki temel hukuki ilişki kira sözleşmesine dayanmaktadır. Sigortalı ile davalı arasında uyuşmazlık kira...ilişkisinden doğduğundan davaya bakma görevi sulh hukuk mahkemesindedir. Bu nedenle sigortacı tarafından halefiyet yoluya açılan davanın da sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.Bu nedenle mahkemece, uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği nazara alınarak, HMK 1/c maddesi gereğince mahkemenin görevli olmaması nedeniyle HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.2-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 18.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.