Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8717 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 5371 - Esas Yıl 2006





Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: Kadastro sırasında 126 ada 74 parsel sayılı 11305.98 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı ile bağış ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle payları oranında F..... ve R..... adlarına tesbit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde hazine taşınmazın emvali metruke arazilerden olduğuna ve zilyet edilmediğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine ve dava konusu parselin davalılar adına payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Kadastro sırasında taşınmaz tapu kaydına ve zilyetliğe dayalı olarak davalı adına tesbit edilmiş, davacı hazine taşınmazda tarımsal faaliyet yapılmadığı ve ayrıca kaçak ve yitik kişilerden kaldığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Tesbit, İ...... oğlu Süleyman Bayraktar adına kayıtlı ve Hazinenin iskanen temliki sonucu oluşturulan 5.12.1967 tarih 32 sıra numaralı tapu kaydı esas alınarak yapılmıştır. Davacı hazine taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kaldığı vede zilyet edilmediği iddiasına dayandığına göre evvelemirde tapu kaydının uygulaması yapılarak taşınmaz ait olmadığının, olması halinde kapsamının kesin olarak belirlenmesi gerekir. Mahkemece, kaydın uygulaması yoluna gidilmemiş ve hüküm yerinde de gerekçesi gösterilmemiştir. Tapu kaydının taşınmaza uymaması halinde ve taşınmazın da kaçak ve yitik kişilerden kalan yerlerden bulunması durumunda bu tür yerlerin zilyetlikle kazanma olanağı bulunmadığından bu konuda bilirkişi ve tanık bilgilerine başvurulmasının zorunluluğu açıktır. Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde, tesbitin dayanağı 5.12.1967 tarih 32 sıra numaralı tapu kaydı iktisap sebebi de açıkca yazılmak suretiyle olduğunda haritası ile birlikte tapu sicil müdürlüğünden getirtilmeli, daha sonra önceki keşifte dinlenen tanıklarla tüm tesbit bilirkişileri eşliğinde yerinde yeniden keşif yapılarak tapu kaydı ve olduğunda haritası yerel ve teknik bilirkişi aracılığıyla gereği gibi yerine uygulanarak taşınmaza ait olup olmadığı kesin olarak saptanmalı, yerel bilirkişi tarafından bilinmeyen sınırlar olduğunda tanıkların bilgisine başvurulmalı, tapu kaydının taşınmaza aidiyetinin saptanması durumunda kaydın değişmez sınırlı olduğu göz önünde tutularak tapulu yerlerde zilyetliğin mülkiyetin koşulu olmadığı düşünülmeli, tapu kaydının uymaması durumunda bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin mer'a olup olmadığı yada kaçak ve yitik kişilerden kalan yerlerden bulunup bulunmadığı, davalının zilyetliğinin başlangıç tarihi süresi ve sürdürülüş biçimi olaylara dayalı olarak ayrı ayrı sorulup saptanmalı, taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kaldığının anlaşılması durumunda 3402 sayılı Kadastro Yasasının 18. maddesine göre bu tür yerlerin zilyetlikle kazanılmayacağı düşünülmeli, taşınmaza sınır teşkil eden komşu parsellerin tutanakları ve dayanakları kayıtları ilk oluşturuldukları tarihten itibaren getirilerek taşınmaz yönünü ne şekilde sınır okuduklarına bakılmalı, fen bilirkişisine yapılan keşif ve uygulamayı ve kayıtlarda yazılı sınır yerlerini izlemeye olanak verecek biçimde raporlu kroki düzenlettirilmeli, ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Davacı hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA 28.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.