Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8662 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8553 - Esas Yıl 2015





Davacı .... ile davalılar ... ve ... arasındaki dava hakkında .... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03.04.2012 gün ve 2009/412 - 2012/187 sayılı hüküm dairemizin 07.04.2014 gün ve 2012/15683 – 2014/5146 sayılı kararı ile onanmasına karar verilmiş olup, süresi içinde davalılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:- K A R A R -Davacı Şirket vekili, davalı borçlu...aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmaz hisselerini davalı kardeşi...’ye satışına ilişkin tasarrufların iptalini talep etmiştir.Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, taşınmazların satış bedeli ile gerçek değerleri arasında fahiş fark bulunduğu ve davalılar arasında hısımlık olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dairenin 07.04.2014 gün ve 2012/15683 – 2014/5146 sayılı kararı ile “Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, yapılan satışta edimler arasında aşırı fark bulunmasına, İİK'nın 278/III-2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörülmesine, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamasına, edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişinin iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceğine, davalı ...’nin, borçlu ...’in kardeşi olmasına İİK'nın 278/III-1 maddesinde bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığının ve iptale tabi olduğunun öngörülmesine buna ilaveten davalı ...’nin, ağabeyi olan borçlu ...’in alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun iptali gerekeceğine (İİK. 280/I-II) ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiş, bu kez davalılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.Dava İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. İptal davası hukuki niteliği itibariyle, dava konusu malın aynına ilişkin olmayıp, şahsi bir davadır. Bunun doğal sonucu olarak da dava ve tasarrufa konu mal devir alanın mal varlığından çıkartılarak borçlunun mal varlığına iade edilmez. Sadece alacaklıya malın bedelinden alacağını alma imkanı sağlar. İptal davasının amacı, İİK 277. ve devamı maddelerinde öngörüldüğü gibi borçlunun mevcudunu azaltmaya yönelik tasarruflarını iptal ettirmektir. İİK.nun 283. maddesi hükmüne göre iptal davasının konusu taşınmaz mal olduğu takdirde, davalı 3.şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan bu taşınmazın haciz ve satışı istenebilir. Diğer söyleyişle bu dava alacaklıya borçlunun mal kaçırma amacıyla yaptığı tasarrufla ilgili mal üzerinde alacağın tahsilini sağlama yetkisini verir. Bu yetki de alacak miktarı ile sınırlıdır.Bu özelliklerin doğal sonucu olarak davanın görülebilirlik şartlarından birisi alacağın varlığı diğer söyleyişle tasarrufta bulunan kişinin borçlu olmasıdır. Bu özelliği nedeniyle aciz nedenine dayalı tasarrufun iptali davasında alacağın gerçekte olmadığı iddia ve ispat edebilir. Çünkü dava şartlarından birisi de tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması gereğidir. Eğer tasarrufta bulunanın alacaklıya gerçek bir borcu olmadığı iddia ediliyorsa bu durumda tasarruf sahibinin öncelikle borçlu sıfatı çözümlenmelidir. Bu nedenledir ki borcun gerçek olmadığı iddiası ve muvazaanın varlığı yönündeki savunmasının mahkemece incelenmesi gerekir. Tasarrufun iptali davalarında alacaklıya alacağını tahsil olanağı sağlanırken bu alacaklının alacağının şeklen varlığının değil, gerçekliğinin amaçlandığını göz ardı etmemek gerekir. Somut olayda, davalı borçlu ... tarafından alacaklı davacı ..... Aleyhine açılan menfi tesbit davası sonucunda ...Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.02.2015 tarih ve 2014/490-2015/98 sayılı kararı ile ...'un borçlu bulunmadığının tesbitine karar verilmiş, bu dosyada alınan bilirkişi raporuna görede alacaklının dayandığı senetteki imzanın eldeki davanın davalısı ...'a ait olmadığı bildirilmiştir. Bu durumda mahkemece, davacının alacağının gerçek olup olmadığının araştırılması, ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.02.2015 tarih ve 2014/490-2015/98 sayılı kararının kesinleşmesinin beklenilmesi, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairenin 07.04.2014 gün ve 2012/15683 – 2014/5146 sayılı "onama" ilamının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, temyiz ve tashihi karar peşin harçlarının davacılara geri verilmesine 15.6.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.