MAHKEMESİ : Polatlı Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 19/09/2013NUMARASI : 2011/604-2013/551Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, müvekkiline trafik sigortalı, davalıya ait aracın karıştığı trafik kazasında hasarlanan 3.kişi aracı için 2.750 TL ödeme yapıldığını, davalının olay anında alkollü olduğunu, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiğini belirterek 3.kişiye ödenen 2.750 TL'nın ödeme tarihinden işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, olayın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Davanın reddine dair, 17.5.2007 gün 2005/748-2017/443 sayılı hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairenin 7.4.2011 gün 2011/1877-3173 sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyulmasından sonra ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, ZMSS poliçesine dayanılarak, sigortalı aleyhinde açılan rücuen alacak istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK'nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin kara yolunda araç sürmelerinin yasal olduğu ifade edilmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan rücuan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK'nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.Karayolları Trafik Yönetmeliğinin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97/1. maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan "b-2" bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirin olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK'nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir.O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yüküTTK'nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)Somut olayda, davaya konu kaza 14.5.2004 tarihinde saat 00.30'da meydana gelmiştir. Davalı aynı gece saat 04.45'te yapılan kontrolde 0.30 promil alkollü bulunmuştur. İki araçlı, maddi hasarlı, yaralamalı ve ölümlü trafik kazası meydana gelmiş olup, kaza yeri terk bildirim tutanağında davalı aracının önünde seyreden dava dışı 3.kişiye ait araca arkadan çarptığı belirtilmiştir. Yukarıda açıklanan ilkelere göre, sürücünün alkollü olması yalnız başına hasarın teminat dışında kalmasını gerektirmez. Oluşan hasarın salt alkolün etkisi alında oluşup oluşmadığının saptanması gerekir. Davalı (sanık) hakkında, taksirle ölüme sebebiyet vermek suçundan, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/207-385 sayılı dava dosyasında açılan davada; hükme esas alınan bilirkişi ve Adli Tıp Kurumu (Ankara Grup Başkanlığı) raporlarında; davalının gece vakti, alkollü şekilde, yola dikkatini vermeden seyretmesi nedeniyle, arıza şeridinde önünde seyreden 3.kişiye ait araca arkadan çarptığı olayda 8/8 oranında tamamen kusurlu olduğu belirtilmiştir. İlgili ceza mahkemesince, sanık hakkında olayda 8/8 oranında kusurlu olduğundan bahisle mahkumiyet kararı verilmiş; hüküm derecattan geçerek kesinleşmiştir. BK'nun 53.maddesi gereğince hukuk hakimi, ceza mahkemesince tespit edilen kusur oranı ile bağlı değil ise de; ceza davasında belirlenen maddi vakıa ile bağlıdır. Bu durum da davalının, önünde emniyet şeridinde seyreden 3.kişiye ait araca arkadan çarptığının kabulü gerekir. Kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelip gelmediğinin bu maddi vakıaya göre incelenmesi gerekmektedir. Bu hususta mahkemece alınan raporlar hüküm kurmaya yeterli değildir.Bu durumda mahkemece yapılacak iş; önceki bilirkişiler dışında; İTÜ gibi kurum ve kuruluşlardan seçilecek, aralarında iki tane nöroloji ve bir tane trafik uzmanının bulunduğu, bilirkişi kurulundan, kazanın ceza mahkemesinde kabul edilen oluş şekli, yol, hava, gün, davalı sürücünün olay anındaki alkol durumu (Widmark formülüne göre tespit edilerek) tanık beyanları, savunma, şikayetler, ceza dosyası ile işbu dava dosyasındaki tüm deliller birlikte değerlendirilip, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında kazanın meydana gelmesinde bir başka etkenin olup olmadığının, başka unsurların da etkili olup olmadığının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli denetime elverişli, önceki raporlarında irdelendiği bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu gibi hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı ... Sigorta A.Ş vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ... Sigorta A.Ş.'ne geri verilmesine 29.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.