Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı üçüncü kişi ve davalı alacaklı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı 3. kişi, Afyonkarahisar Üçüncü İcra Müdürlüğü'nün 2007/5048 Esas sayılı dosyasından, 21.01.2008 tarihinde kendisine ait işyerindeki malların haczed ildiğin i belirterek, İİK'nın 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak istihkak davasının kabulü ile anılan haczin kaldırılmasını istemiştir. Davalı alacaklı vekili, davanın süresinde açılmadığını ve icra dosyasının tarafı olmadığından kendisine husumet düşmeyeceğini ve haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, İcra Mahkemesinin takibin devamına İlişkin kararının davacıya 15.12.2008 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davanın 27.04.2009 tarihinde 7 günlük süreden sonra açıldığından ve eksik yatırılan harcın tamamlanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı 3, kişi vekili ve vekalet ücretinde hata yapıldığı iddiası ile davalı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3. kişinin İİK'nın 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir. 1) 21.01.2008 tarihinde yapılan taşınır mal haczi sırasında hazır bulunan borçlu şirket müdürü Mustafa haczedilen malların davacı Ahmet'e ait olduğunu söylemek ve bu iddiasını haciz tutanağına yazdırmak suretiyle 3. kişi lehine (İİK m. 96/1) istihkak iddiasında bulunmuştur. Yasal süresi içinde yapılan bu istihkak iddiası ile dava açma süresi kesilmiştir. Alacaklı istihkak iddiasına karşı çıktığından İcra Müdürlüğü'nce İİK'nın 97. maddesindeki prosedürün İşletilmesi gerekir. Bu prosedür işletilmediği sürece 3. kişi davasını hacizli mal satılarak bedelinin alacaklıya ödenmesine kadar açabilir. Somut olayda, her ne kadar prosedür işletilmiş ise de, 17.09.2008 tarihli takibin devamı ve 3. kişiye dava açmak üzere 7 günlük sürenin verildiği İcra Mahkemesi kararı hatalı olarak 3. kişi sıfatı bulunmayan Mustafa aleyhine verilmiş ve anılan bu şahsa tebliğ edilmiştir. Davacı 3. kişi adına usulüne uygun olarak bu yönde verilmiş bir karar ve tebliğ olmadığı için, Mustafa adına yapılan bu tebligatın davacı 3. kişi açısından bir hüküm ifade etmeyeceği açıktır. Bu durumda, davacı 3. kişi yönünden İİK'nın 97. maddesindeki prosedür işletil m ediğinden ve hacizli mal satılarak bedeli alacaklıya ödenmeden dava süresinde açıldığından, işin esasına girilerek, taraf kanıtları toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde süreden red kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 2) İstihkak davaları İİK'nın 97/11 ve HMUK'nın 512. maddeleri gereğince genel hükümlere göre görülür ve Harçlar Yasası'nın 16. maddesi ile 1 sayılı tarifedeki nisbi esas üzerinden harca tabidir. Harca tabi davalarda, her dava açılırken davacıdan bir başvurma harcı ve nisbi harca tabi davalarda nisbi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır (Harçlar Yasası 27-28 mad.). Harcın eksik yatırılması halinde yapılacak işlemler ve izlenecek yol ile harcın yatırılmaması ve yaptırımı İse aynı Yasa'nın 27 ve 32. maddelerinde belirtilmiştir. Harçlar Yasası'nın 27. maddesinin son fıkrası hükmüne göre harç peşin ve süresinde ödenmemiş ise müteakip işlere ancak harç ödendikten sonra devam olunmalı, eksik harcın yatırılması için verilen sürede harç tamamlanmamış ise, HUMK'nın 409. maddesi hükmü uyarınca dosya işlemden kaldırılmalı, bu maddede öngörülen süre içerisinde harcı yatırılması suretiyle dava dosyasının yenilenmesi halinde davaya kaldığı yerden devam edilmeli, üç aylık süre içerisinde harç yatırılmak suretiyle dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Bundan sonra davacıya harcın tamamlanması için süre verilmeli, bu harcın yatırılamaması halinde ise belirtilen kurallar çerçevesinde işlem yapılması gerekmektedir. Mahkemece, belirtilen kurallar çerçevesinde harç eksikliği tamamlanmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, kesin hüküm oluşturacak şekilde davanın reddine karar verilmiş olması da doğru değildir. 3) Kabule göre ise, davacı 3. kişinin davası red edildiğine göre, vekil ile temsil edilen davalı alacaklı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 11. maddesi 4. fıkrası son cümlesi gereğince nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir. Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Sonuç: Yukarıda 1 ve 2. bentlerde açıklanan nedenlerle davacı 3. kişi vekilinin 3. bentte açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenler davacı 3. kişi ve davalı alacaklıya geri verilmesine 19.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.