Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8345 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9860 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Akyazı Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 22/03/2013NUMARASI : 2012/40-2013/231Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacılar vekili, müvekkili Filiz’in boşandığı eşi, diğer müvekkillerinin babası olan muris O.. M... yolcu olarak bulunduğu araçla, davalıların maliki, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın karıştığı 01/12/2011 tarihli kazada murisin vefat ettiğini, davalı sürücü Hasan’ın asli kusurlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla murisin boşandığı ancak fiilen destek olduğu eski eşi Filiz için 1.000 TL, davacı müşterek 3 çocuk için ayrı ayrı 2.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan, Filiz için 10.000 TL, 3 çocuk için ayrı ayrı 50.000 TL manevi tazminatın davalı Hasan’dan olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini Oğuzhan için 7.713,07 TL’ye, Yavuzhan için 7.713,07 TL’ye, Emirhan için 13.039,56 TL’ye, Filiz için 14.141,43 TL’ye yükselterek, cenaze ve defin masrafı olarak 2.000 TL talep etmiş, ayrıca 12/04/2012 tarihli dilekçe ile manevi tazminat talebini davacı çocuklar için ayrı ayrı 20.000,00 TL, F.. K.. için 5.000,00 TL olarak değiştirdiklerini bildirmiştir. Davalı ..... Sigorta A.Ş. vekili, davanın reddini istemiştir. Davalı Hasan, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı sürücünün kazada tam kusurlu olduğu, davacı F.. K..'nın müteveffanın boşandığı eşi olması ve vefatından önce bu davacı için fiili desteğin varlığını gösterir herhangi bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davacı F.. K..'nın maddi ve manevi tazminat talebinin reddine, davacı Oğuzhan için 7.713,07 TL, davacı Yavuzhan için 7.713,07 TL, davacı Emirhan için 13.039,56 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin masrafı olarak 2.000,00 TL'nin davalılardan olay tarihinden (davalı..... Sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden) itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte müteselsilen tahsiline, davacı 3 çocuk için ayrı ayrı 15.000,00 TL olmak üzere toplam 45.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı H.. M..'tan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1)Dava, trafik kazasındaki ölümden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Destekten yoksun kalma tazminatı, BK'nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; "Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir." şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK'nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı). Davacılar vekili, müvekkillerinden Filiz’in muris ile 1995 yılında evlenip, 2005 yılında boşandıklarını, müşterek üç çocuklarının (diğer davacılar) bulunduğu, murisin 2008 yılında başka bir kişiyle evlendiği ancak bu evliliğinin 1 yıl sürdüğünü, boşandıktan sonra eski eşi davacıyla birlikte yaşayıp eski eşinin ve müşterek çocuklarının giderlerini karşıladığını, kiralarını ödediğini savunmuştur. Somut olayda davacı Filiz, kaza tarihinde 32 yaşında ve bekardır. Bu halde, davacı Filiz’in vefat edenin sağlığında kendisine düzenli olarak yardımda bulunduğunu ispatlaması gerekir. Mahkemece, bu davacının murisin desteğinden yoksun kaldığını ispatlayacak delillerini sunması için süre verilerek sunulacak delillere ve tüm dosya kapsamına göre bu davacının destekten yoksun kalıp kalmadığının ve BK’nun 47. maddesi gereğince manevi tazminat şartlarının oluşup oluşmadığının açıkça tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayanılarak bu davacı yönünden meddi ve manevi tazminat talebinin reddi doğru olmamıştır. 2)Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K'nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olayda yolcu murisin kusuru olmaması ve diğer hususlar gözetildiğinde murisin çocukları davacılar Oğuzhan, Yavuzhan ve Emirhan için takdir olunan manevi tazminatın düşük olduğu görülmüş ve bu davacılar yönünden hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. 3)Mahkemece, yargılama masraflarına hükmedilmemesi nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 26.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.