Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8310 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1539 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :Ankara 8. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ :28/11/2012NUMARASI :2011/50-2012/1953Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı Şirket vekili, davalı borçlu A.. Ş... aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu alacağını diğer davalı .... Proje Müşavirlik İnş. Taah. Yatırım Enerji Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti.ye temlikine ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir.Davalı .... Proje Müşavirlik İnş. Taah. Yatırım Enerji Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili davanın reddini savunmuştur.Diğer davalı borçlu usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, temlik işleminin, davacı takibinin kesinleşmesinden sonra ve haciz işleminden önce gerçekleştiği, aciz belgesinin sonradan alındığı ve kötüniyetli yapıldığının ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nın 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır. Somut olaya dönüldüğünde davanın dayanağı takipte aciz halini gösteren tutanak ve kesin aciz belgesi dosyaya sunulmuştur. Aciz halinin gerçekleştiği belirlendikten sonra davanın diğer şarlarının da yukarıda belirtilen maddeler kapsamında tek tek değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi yerine yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 26/05/2014 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.