Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: Hükmüne uyulan Yargıtay bozma kararında özetle: Kural olarak kadastro dışı bırakılan ve hakkında kadastro tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlar hakkında açılacak davalar 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olmadığından taraflardan iddia ve savunmaları doğrultusunda delilleri sorulup saptanması, sonucuna göre hüküm kurulması gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Bayram tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Davacı, adına tesbit edilen 3421 nolu parselin yüzölçümünün tapusunun miktarından az olduğunu, noksanlığın güneydeki yol ve ondan sonra gelen 3419 nolu parsel içerisinde kaldığını ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. 3421 ve 3419 nolu parsellerin tesbitleri iskan yasası hükümlerine göre oluşturulan tapu kayıtlarına dayalı olarak yapılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Yasasının 20/A maddesinde kayıt ve belgelerin harita, plan ve krokiye dayanmaları ve bunlarında yerlerine uygulanmasının mümkün bulunduğu hallerde kapsamının kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınmak suretiyle tespit edileceği öngörülmüştür. Hal böyle iken mahkemece taraf tapularının evrakı müsbiteleri arasında harita yada krokilerinin olup olmadığı sorulmamıştır. Diğer taraftan dava tescil isteğine ilişkin olduğuna göre Hazine yanında Köy Tüzel Kişiliğinin de hasım olarak gösterilmesi gerekir. Somut olayda yalnızca Hazine hasım gösterilmiştir. Bu durumda dava dilekçesi ile birlikte duruşma gün ve saatinin köy tüzel kişiliğine tebliğ edilip husumet yaygınlaştırılarak köy tüzel kişiliğinden de delilleri sorulup ona göre karar verilmesi gerekirken salt köy tüzel kişiliğinin hasım gösterilmemesi nedeniyle davanın reddi yoluna gidilmiş olması da doğru değildir. O halde, öncelikle gerek 3421 ve gerekse 3419 nolu parsellerin tesbitlerine esas alınan tapu kayıtlarının harita, plan yada krokilerinin olup olmadığı merciinden sorulmalı, davalı Köy Tüzel Kişiliğinin davaya katılımı sağlanıp davaya karşı diyecekleri sorulup gösterecekleri deliller toplanmalı, daha sonra önceki keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ile tesbit bilirkişileri ve tanıklar eşliğinde yeniden keşif yapılacak olduğunda fen bilirkişi ve yerel bilirkişi aracılığıyla tapuların dayanakları harita ve krokilerin uygulamaları yapılarak aidiyet ve kapsamları saptanmalı, bilirkişi ve tanıklardan taraf tapularının tesis tarihinde her iki taşınmazı ayıran yolun güzergahının neresi olduğu ve genişliğinin ne olduğu ayrı ayrı sorulup belirlenmeli, davacı taraf tapusunun yapılan uygulama sonucu yolun bir bölümünü içerisine alması halinde kayıt kapsamında kalan kısmın davacı adına tescili gerekeceği düşünülmeli, bilirkişi ve tanık sözleri arasında aykırılık doğduğunda giderilmesine çalışılmalı, fen bilirkişine önceden olduğu gibi raporlu kroki düzenlettirilmeli, ondan sonra toplanan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 15.9.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.