MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/02/2014NUMARASI : 2010/271-2014/140Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı M.. Y.. vekili ile G.. D.. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu M.. Y..'un alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı altı adet taşınmazı 20.5.2010 tarihinde davalı M.. D..'e, Murat'ın da 27.5.2010 tarihinde davalı G.. D..'a sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep etmiştir.Davalı borçlu M.. Y.. vekili, takip konusu senedin karşılıksız olduğunu, davacıya borçları olmadığını, senet alacaklısı A. K. ile davacı arasındaki ciro işleminin muvazaalı olduğunu, bu konudaki ceza soruşturmasının devam etiğini satış işlemlerinin gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı M.. D.. davanın reddini istemiştir.Davalı G.. D.. vekili, müvekkilinin iyiniyetli 4.kişi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, dava konusu taşınmazların satış şekli, süresi, satışa konu miktarları gözönüne alındığında davalı borçlunun borçlarından kurtulmak amacıyla işlemler yaptığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı M.. Y.. vekili ile G.. D.. tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir. Somut olayda, mahkemece dava konusu taşınmazların satış şekli, süresi, satışa konu miktarları gözönüne alındığında davalı borçlunun borçlarından kurtulmak amacıyla işlemler yaptığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, takip konusu alacağın 6.9.2006 tanzim 15.6.2007 vade tarihli 79.750 Euro meblağlı senetle doğduğu, borçlunun davalı M.. Y.., alacaklının A. K. olduğu, bononun davacı A.. S..'e ciro edildiği, icra takibinin A.. S.. tarafından yapıldığı, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, 31.7.2012 tarihli 291.942,45 TL üzerinden kati aciz belgelerinin düzenlendiği, iptali istenen tasarrufların ise takip konusu borçtan sonra 20.5.2010 ve 27.5.2010 tarihlerinde yapıldığı anlaşıldığından dava önkoşullarının gerçekleştiği anlaşılmakta ise de davalı borçlu dava konusu senedin karşılıksız olduğunu, davacıya borcu bulunmadığını senet alacaklısı A. K. ile davacı arasındaki ciro işlemlerinin muvazaalı olduğunu bu konudaki ceza soruşturmasının devam ettiğini belirterek delil olarak Antalya 18 Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/375 Esas 2014/181 karar sayılı dosyasını bildirmiştir. O halde takip konusu alacağın gerçek bir alacak olup olmadığının tespiti amacıyla Antalya 18 Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/375 Esas 2014/181 Karar sayılı dava dosyası ile Antalya 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/210 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesi, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi, takip konusu alacağın gerçek bir alacak olmaması halinde davanın önkoşul yokluğundan reddine; aksi halde yani takip konusu alacağın gerçek bir alacak olduğunun belirlenmesi halinde iptal koşullarının yukarıda açıklanan yasal düzenleme göre (İİK'nun 278,279,280,283/2) değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı M.. Y.. vekili ile davalı G.. D..'ın temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre adı geçen davalılar ile vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yerolmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı M.. Y.. ve G.. D..'a geri verilmesine 01/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.