Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7897 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 4820 - Esas Yıl 2006





Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı Kadir Ömer vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı vekili, davalı Gülay adına kayıtlı davalı Kadir Ömer idaresinde bulunan 34 ... 50 plakalı araç ile müvekkilleri Sıdıka adına kayıtlı, Rafet idaresinde bulunan 34 ... 0162 plakalı aracın çarpıştıklarını, araçta 9.780.000.000 TL hasar bedeli belirlendiğini, 225.000.000 TL çekici ücreti ödediklerini belirterek davalıların %75 kusur oranına göre 7.500.000.000 TL tazminatın kaza tarihinden işleyecek reeskont faizi ile birlikte, davalı sigorta şirketi sorumlulukları oranında müteselsilen, diğer davalılar yönünden müte-selsilen tahsilini talep etmiştir. Davalı Kadir Ömer vekili, kusur oranını kabul etmediklerini, davanın reddini istemiştir. Davalı sigorta şirketleri vekilleri, poliçe limiti dahilinde sorumlu olduklarını savunmuşlardır. Davalı Gülay duruşmalara katılmamış, savunma yapmamıştır. Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile 7.500.000.000 TL tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile sigorta şirketleri poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı Kadir Ömer vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Toplanan delillere ve kararda yazılı gerektirici nedenlere göre, davalı Kadir Ömer'in sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Tazminat davasında dava açma yetkisi kural olarak malvarlığı doğrudan doğruya zarar gören kişiye aittir. Araç maliki olan Sıdıka dava açtığına göre, araç sürücüsü Rafefin dava açmakta hukuki yararı olmadığı gözetilerek sürücü tarafından açılan davanın aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. 3-Kaza tespit tutanağında davacı sürücünün tam kusurlu olduğu belirlenmiştir. Mahkemece yapılan keşif sonunda, bilirkişiden alınan raporda davacı 7/8, davalı sürücü ise 1/8 oranında kusurlu bulunmuş, tarafların itirazı üzerine Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda ise, davacı sürücünün %25, davalı sürücünün ise %75 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş, mahkemece Adli Tıp Kurumu raporu esas alınarak karar verilmiştir. Ancak, kusur oranlarına ilişkin bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi isabetli değildir. Olayın tek görgü tanığı Ali, davalı aracında seyrettiklerini, davacı taraf aracının davalı aracına arkadan çarptığını söylemiştir. Mahkemece iş bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için İTÜ Karayolları Kürsüsü veya Karayolları Trafik Heyeti gibi kurumlardan seçilecek bilirkişi kurulundan çelişkiyi giderecek nitelikte rapor alınarak toplanan deliller sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir. Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte yazılı nedenlerle davalı Kadir Ömer'in sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 17.10.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.