Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7729 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2043 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacılar vekili, müvekkillerinin babası yaya ...’ın 30.07.2009 tarihinde davalıların maliki ve sürücüsü olduğu motosikletin çarpması nedeniyle vefat ettiğini ileri sürerek müvekkilleri 6 çocuk için ayrı ayrı 500 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek faizi ile davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı ..., kazada kusurunun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı sürücü ...'ın %25, müteveffa yaya ...'ın %75 kusurlu olduğu gerekçesiyle davacıların şartları oluşmayan maddi tazminat taleplerinin reddine, her bir davacı için 2.500 TL olmak üzere toplam 15.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan vefat nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) “ceza hukuku ile medeni hukuk arasında münasebet” başlıklı 53. maddesi: “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla da mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmünü içermektedir.Görülmektedir ki, ceza mahkemesinin “delil yetersizliğine dayanan beraat kararının” hukuk hâkimini bağlamayacağı ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa bu kararın hukuk hâkimini bağlayacağı, beraat kararı suçun sanıklar tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hâkimini de bağlayacağı, bundan başka kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hâkimini bağlamayacağı hüküm altına alınmıştır (Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, s. 844). Bu durumda, ceza mahkemesi kararının kusurun varlığı ve zarar miktarının belirlenmesi konusunda hukuk hakimini bağlamayacağı kuşkusuzdur. (HGK, 10.12.1975 gün ve 1975/11, 406 E., K; 25.11.1983 gün ve 1983/4-261, 1220 E., K. sayılı ilamları).Böylece, kural olarak hukuk hâkimi ceza yasasındaki hükümlerle ve ceza hâkiminin kararıyla bağlı tutulmamış; BK’nun 53. maddesi ile bağımsızlık ilkesi benimsenmiştir (Mustafa Reşit Karahasan, Tazminat Hukuku, 1996, s. 437 vd.). Ne var ki, hukuk hâkiminin yukarıda açıklanan bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Hukuk hâkiminin kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı olmadığı ancak aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak alınan maddi olgularla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusunda tamamen bağlı olacağı gerek öğreti gerekse de yargısal uygulamada istikrarla kabul edilmektedir. Hal böyle olunca, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (HGK, 24.12.2014 gün ve 2014/4-846 E., 2014/1091K)Davaya konu olayla ilgili olarak Asliye Ceza Mahkemesinin 28.06.2012 tarihli 2009/1966 E, 2012/665 K. sayılı dosyasında taksirle ölüme neden olmak suçundan yargılanan sanık sürücü ...’ın, ve İTÜ heyet raporlarına göre kusuru bulunmadığından beraatine karar verildiği ve hükmün Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 13.06.2014 tarihli 2013/23532 E., 2014/14650 K. sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.O halde, davalı sürücü ...’ın dava konusu olayda kusurunun bulunmadığı kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile sabit olup, ceza mahkemesince belirlenen maddi vakıa eldeki dava yönünden bağlayıcı olduğundan, bir başka ifade ile meydana gelen zararla davalının fiili arasında illiyet bağı bulunmadığından (kesildiğinden), mahkemece, davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davalı ... yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'a geri verilmesine 26.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.