Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7666 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18055 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı dava şartı yokluğundan davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı alacaklı vekili, borçlu hakkında yürütülen takipte borca yeterli malvarlığı bulunmadığının tespit edildiği, borçlunun aciz hali içinde olduğunu, mahkemenin vereceği uygun süre içinde aciz belgesinin ibraz edileceğini, borçlunun alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla taşınmazlarını davalı 3.kişi ...'e onun da borçlunun oğulları olan davalı 4.kişiler ... ve ....'e satarak devir ettiğini ileri sürerek tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı borçlu vekili, tasarrufların borcun doğumundan önce yapıldığını bu nedenle tasarrufların iptale tabi olmadığını müvekkili hakkında alınmış bir aciz belgesi bulunmadığını alacaklıya zarar verme kasdının olmadığını, davalı 3.kişi ...'in asıl borçlu şirket çalışanı olmasının muvazaayı göstermediğini savunarak davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.Mahkemece davacı alacaklıya aciz vesikası sunması için süre verildiği, buna rağmen davacının aciz vesikası sunmadığı, gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.Dava, İİK'ın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davalar, elinde geçici (İİK.m.105) veya kat'i (İİK.m.143) aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Bu husus davanın görülebilme koşulu olmakla birlikte aciz belgesinin dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasında ve hatta hükmün Yargıtay'ca onanmasından (veya bozulmasından) sonra bile sunulma alanağı vardır.Somut olayda 546.716,00 TL üzerinden başlatılan ve kesinleşen takipte 13.02.2012 tarihinde borçlunun adresinde yapılan hacizde 1.000,00 TL'lik ev eşyası haczedilmiş ve haczedilen bu malların 03.10.2012 tarihli ihalede 700,00 TL'ye satıldığı görülmüştür. Üzerinde başka hacizlerin olduğu anlaşılan borçluya ait iki adet otomobilin de borcu karşılayacak değerde olmadığı açıktır. Keza 07.11.2012 tarihli hacizde borçluya ait haczi kabil malvarlığının bulunamadığı da tespit edilmiştir. Bu durumda aciz halinin varlığının kabul edilmesi gerektiği gibi yargılamanın her aşamasında sunulabilme imkanı olan aciz belgesinin sunulması için verilen kesin sürenin hukuken sonuç doğurmayacağı da ortadadır.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak davanın esasına girilerek taraf delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.