MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, ancak; mahkemece 25.9.2013 tarihli ek karar ile verilen asıl hüküm kesin nitelikte olduğundan temyiz talebinin reddine dair verilen ek karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalının trafik (ZMSS) sigortacısı olduğu aracın sebebiyet verdiği trafik kazasında karşı araç içinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, olay nedeniyle zarara neden olan aracın sürücüsü ve sigortacı sıfatıyla davalı hakkında mahkemenin 2010/270 Esas sayılı dosyası ile maddi ve manevi zararlar yönünden dava açıldığını, ancak, anılan dosyada daimi iş gücü zararının talep edilmemiş olduğunu ileri sürerek, davaların birleştirilmesini ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL daimi iş göremezlik zararının faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, alınan rapora göre olayda davacının daimi iş göremezlik zararı oluşmadığından davanın reddine dair verilen 22.5.2013 tarihli hüküm davacı vekili tarafından yasal süresinde temyiz edilmiş, ancak; mahkemece 25.9.2013 tarihli ek karar ile verilen asıl hüküm kesin nitelikte olduğundan temyiz talebinin reddine karar verilmiş, anılan ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-)Bilindiği üzere "belirsiz alacak davası" 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK ile düzenlenmiş olup, yasanın 107/1.maddesinde, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklının hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar yada değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği hüküm altına alınmıştır.Somut olayda, davacı vekilinin fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak şimdilik 1.000,00 TL maddi zararın tahsili talebiyle açtığı eldeki dava yukarıda açıklandığı üzere belirsiz alacak davası niteliğinde olduğundan, mahkemece davanın reddine dair verilen 22.5.2013 tarihli asıl hükmün kesin nitelikte olduğundan bahisle davacı vekilinin temyiz isteminin 25.9.2013 tarihli ek kararla reddi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden, Dairemizce anılan ek kararın ortadan kaldırılmasına karar verildikten sonra HMK'nın 336/3 fıkrası hükmü gereğince yapılan incelemede;2-)Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.HUMK.nun 275 (HMK.md.266) ve devamı maddelerine göre çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda ihtisas sahibi kimselerin dinlenmesi ve rapor alınması gerekir. Somut olayda, dava konusu kazada yaralandığı ve sürekli iş göremezliğe uğradığı ileri sürülen davacının olay nedeniyle sürekli iş göremezliğe uğrayıp uğramadığının, varsa maluliyet oranının belirlenmesi teknik ve özel bilgiyi gerektiren konulardan olup, mahkemece dosya içinde mevcut .... 28.9.2012 ve 15.4.2013 tarihli...'na göre davanın reddine karar verilmiş ise de; anılan raporlarda davacının dava konusu kaza nedeniyle maluliyete uğrayıp uğramadığının ve maluliyet oluştu ise oranının belirlenmesi yönünden hangi kriterlerin esas alındığı belirtilmediğinden bu raporların eldeki dava için hüküm vermeye elverişli olmadığı açıktır.O halde, anılan kazada yaralanan davacının maluliyet oranı yönünden dosyada usulüne uygun düzenlenmiş bir rapor bulunmadığından, mahkemece tüm tedavi evrakı ve hastane kayıtları getirtilerek davacının üniversitelerin Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı, Adli Tıp 3.İhtisas Dairesi veya en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğü'ne sevki sağlanıp belirtilen konuda mevzuat hükümlerine uygun rapor alınması, maluliyetin varlığı halinde gerçek zararın belirlenmesi için hesap uzmanı aktüer bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ondan sonra tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ve eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 25.9.2013 tarihli ek kararın ortadan kaldırılmasına, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin esasa yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.5.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.