MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilleri ile davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, müvekkilinin sürücüsü olduğu araçla seyir halindeyken iş sahibi ve yüklenici olan davalıların çalışma yaptıkları metro inşaat alanında uyarı levhası ve işaretleme olmaması nedeniyle raylı sistem çalışma alanına girerek yüksek beton zemine çarpması şeklinde meydana gelen kazada yaralandığını ileri sürerek, ıslahla birlikte 12.927,38 TL maluliyet tazminatı, görevi nedeniyle 1.000,00 TL operasyon tazminatı ve 50.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı Belediye vekili, davanın yargı yolu, husumet, zamanaşını ve esas yönünden reddi gerektiğini savunmuş, diğer davalı vekili de olayda davacı kusurlu olduğundan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere göre; maddi tazminat talebinin 12.927,38 TL maluliyet tazminatı yönünden (kısmen) kabulüne, manevi tazminat talebinin 50.000,00 TL olarak kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekilleri ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.1-)Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.2.2011 gün, 2010/7-673 E. ve 2011/2 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, iş sahibi ve yüklenici olan davalılar arasında eser sözleşmesine ilişkin özel hukuk kuralları geçerli olup, sözleşmenin yerine getirilmesi sırasında sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişilere verilen zararların giderilmesi amacıyla açılan davaların çözüm mercii idari yargı olmayıp adli yargı yeri olduğundan, davalı belediye yönünden olayın hizmet kusuruna göre değil, adam çalıştıran sıfatıyla gözetimi altında ve talimatına uyarak çalışan yüklenici ile taşeronun eylem ve işlemlerinden 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 55. maddesi gereğince sorumluluğu hükümlerine göre adli yargı mercilerinin görev alanında kaldığının anlaşılmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının, davalılar vekillerinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-)Davalılar vekillerinin diğer (manevi tazminata yönelik) temyiz itirazlarının incelenmesinde; BK.'nın 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Mahkemece davacının manevi tazminat talebinin tümüyle kabulü yönünde yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; somut olayda, davacının idaresindeki araçla % 65 oranında asli kusurlu ve alkollü şekilde tek taraflı olarak dava konusu trafik kazasına karıştığı ve asli kusurlu olarak kendisinin sebebiyet verdiği olayda yaralandığı açıktır. O halde, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğun niteliği, kusur oranları göz önünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen miktarda, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha düşük miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, zenginleşme sonucunu doğuracak şekilde ve çok yüksek miktarda manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ; Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının, davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin manevi tazminata yönelik diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, aşağıda dökümü yazılı 3,40 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 25.5.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.