MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili; davalı ...'un sürücüsü ve davalı ...'ın maliki olduğu davalı şirket tarafından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalanan aracın müvekkil davacıların murisi yaya....'ya çarpması neticesinde meydana gelen kazada, 12 gün sonra ... öldüğünü belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı eş ... için 3.000,00 TL ve davacı beş çocuğu için ayrı ayrı 500,00'er TL den toplam 5.500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile davacı eş... için 2.000,00 TL, davacı beş çocuğu için ayrı ayrı 1.000,00'er TL'den toplam 7.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında maddi tazminat talebini davacı .. için 4.909,00 TL ve davacı ... için 707, 95 TL olarak ıslah etmiştir.Davalı ... vekili, kazada yaya ...'nin tam kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı ... şirketi vekili, sigortalının kusuru oranında poliçe limiti ile sınırı olarak sorumluluklarının bulunduğunu, manevi tazminat sorumluluklarının bulunmadığını savunmuştur.Davalı ... vekili, kaza yapan ...plakalı aracı önce 23.02.2001 tarihli adi yazılı satış sözleşmesi ile dava dışı ...'e sattığını ve teslim ettiğini, akabinde onun da aracı galeriye sattığını, galeriden kendisini arayan ... adlı kişinin aracın kendisinde olduğunu söylemesi üzerine bu kez aracı 02.10.2002 tarihli noter satış senedi ile bu kişiye sattığını, aracın kaza tarihinde kendi fiili hakimiyetinde bulunmadığını, maddi ve manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamı, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile davacı...için 4.909,52 TL, davacı ... için 707,59 TL maddi tazminatın davalı ... ve sigorta şirketinden alınıp davacılara verilmesine (sigorta şirketi açısından poliçe limiti ile snırlı olarak) davacı .... için hükmedilen miktarın 3.000,00 TL'lik bölümü yönünden ve ... için hükmedilen miktarın 500,00 TL'lik bölümü yönünden kaza tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, diğer davacıların maddi tazminat taleplerinin reddine; manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile davacı eş .... için 1.000,00 TL, diğer davacılar için ayrı ayrı 400,00'er den 2.0000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'tan alınarak davacılara verilmesine, davalı ... şirketi yönünden manevi tazminat talebinin reddine; davalı ... yönünden davanın tümden reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.2918 sayılı Kanun’un 85. maddesinde araç işleteninin sorumluluğu düzenlenmiş, işletenin ve araç işleticisi teşebbüsün sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 20/d bendinde ise, motorlu araçların satış ve devirlerinin trafik tescil müdürlüklerinde veya noterliklerde yapılacağı öngörülmekte olup, ancak böyle bir satış ve devir işleminin araç üzerindeki mülkiyet hakkını devre elverişli olduğu açıklanmıştır. Bu devrin yöntemince aracın kayıtlı olduğu tescil müdürlüğüne bildirilmemesi yüzünden aracın tescil kaydında bir değişiklik yapılmaması satışa konu aracın mülkiyetinin geçişini engellemez ise de, anılan yasa maddesinde belirtilen türden resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, satış işlemine dayalı olarak işleten sıfatının ve araç üzerindeki mülkiyet hakkının devredildiğinin kabulü mümkün değildir.Somut olayda davalı ..., aracı önce 23.02.2001 tarihli adi yazılı satış sözleşmesi ile dava dışı ....'e sattığını ve teslim ettiğini, akabinde onun da aracı galeriye sattığını, galerinden kendisini arayan .... adlı kişinin aracın kendisinde olduğunu söylemesi üzerine bu kez aracı 02.10.2002 tarihli noter satış senedi ile ...e satığını beyan etmiş, aracın kaza tarihinden önce satışına ilişkin resmi bir belge ibraz edememiştir.İbraz ettiği resmi belge kaza tarihinden sonra 02.10.2002 tarihli noter satış senedidir. Yapılan yargılama sonunda mahkeme tarafından davalı ...'in bozma ilamından sonra 04.03.2010 tarihli celsedeki beyanında kaza tarihi itibari ile aracı haricen satın aldığını ve malik sıfatı ile kullandığını belirtmesi karşısında davalı ...'nın işleten sıfatının ve sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece, kaza tarihinden önce aracın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesinde öngörülen biçimde devrini gerçekleştirmeyen araç sahibi davalı ... hakkında, araç sürücüsünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı gözetilerek yargılamaya devamla sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.2-Kaza sonrasında sürücü ve yaya olay yerdine bulunmadığından kaza tespit tutanağı tutulamadığı belirtilmiş ve kaza yeri terk tutanağı tutulmuş, Mersin 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2002/451 Esas- 2003/375 Karar sayılı dosyasında alınan Trafik İhtisas Dairesi raporunda davalı araç sürücüsü ...'un fren ve direksiyon tedbirine başvurmadığından 2/8 (%75) oranında kusurlu olduğu, yaya Muris Saide'nin araca geçiş önceliği vermediği, araç mesafesini dikkate almadan ve geçiş için uygun olmayan yerden geçiş yaptığından 6/8 (%75) oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. Mahkemece, kusur oranlarının tespiti için emekli Emniyet müdürü bilirkişi Halit Karabulut'tan rapor alınmış, raporda muris yaya Sadide'nin kırmızı ışıkta kavşak ilerisinden geçtiğinden %25 oranında kusurlu, sürücü ...'un ise meskun mahalde kırmızı ışıkta hızla geçtiğinden %75 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiş ve bu rapor hükme esas alınmıştır. Kusur konusunda mahkeme tarafından aldırılan rapor ile ceza davasında alınan bilirkişi raporunda belirlenen kusur oranları tamamiyle birbirinden farklı olup bu farklılık nedeniyle ortaya çıkan çelişkinin giderilmesi gerekir. Eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru değildir.Bu durumda mahkemece, ceza dosyası celbedilerek, tarafların davaya konu trafik kazasındaki kusur durumlarının tespiti için Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi kurulundan tüm dosya kapsamına göre kaza tespit tutanağı, bilirkişi raporları, ceza dosyası ve diğer tüm delillerin irdelendiği ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli, rapor alınarak ve daha önce alınan raporlar arasındaki çelişki giderilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1 ve 2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre manevi tazminat konusundaki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 12.05.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.