MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu ....'nin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 3.1.2012 tarihinde dava dışı ...in de 9.1.2012 tarihinde oğlu davalı ...'a, onun da 21.2.2012 tarihinde dahili davalı ...'a sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufunun iptalini talep etmiştir.Davalılar.... ve ... vekili, dava konusu icra takibinin kesinleşmediğini, davacının aynı konuda yaptığı birden çok takip bulnuduğunu,davacı hacizleri kaldırdığı için taşınmazın satıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Dahili davalı ... vekili, İstanbul mahkemelerin yetkili olduğunu, dava konusu taşınmazın bedelini ödeyemedikleri için borçlunun talimatı ile dava dışı 3.kişiye devrettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, davacı tarafından 10.2.2012 tarihinden açılan davadan sonra 15.2.2012 tarihinde borçlu hakkında takibe başlandığı, dava tarihi itibarıyla borçlu hakkında yapılmış bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın ön koşul yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.Somut olayda davacı vekili, dava dilekçesinde Ümraniye 3.İcra müdürlüğünün 2012/1462 sayılı takip dosyasındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olarak dava konusu tasarrufun iptalini talep etmiş ve delil olarak Ümraniye 3.İcra müdürlüğünün 2012/1461 sayılı takip dosyasına ait 24.1.2012 tarihli haciz tutanağını sunmuş, 14.12.2012 tarihli dilekçesi ile de borçlu hakkında İcra Müdürlüğünün 2012/169 sayılı takip olduğunu başka bir alacak davası olmadığınını beyan etmiştir. Mahkemece İcra Müdürlüğünün 2012/169 sayılı takip dosyasındaki icra takibinin eldeki davadan sonra başlamış olması nedeniyle ön şart yokluğundan dava reddedilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. O halde öncelikle davacı vekiline eldeki davayı hangi icra takibi yönünden (Ümraniye 3.icra Müdürlüğününün 2012/1462, 2012/1461 yoksa İcra Müdürlüğünün 2012/169 sayılı takip dosyası) açtığı sorularak dava dilekçesini açıklaması için süre verilmesi, İİK 282 madde gereğince 3.1.2012 tarihli tasarrufun tarafı olan ve borçlu ile aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunan dava dışı ....'nın davaya dahil edilmesi duruşma gün ve saatinin kendisine tebliği ile bildirileceği delilerin toplanması, dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından da satıldığı belirtildiğinden son maliki gösterir tapu kayıtları istenerek davacı vekiline İİK'nun 282 madde gereğince dava dışı son maliki davaya dahil edip etmeyeceği veya davayı İİK 283/2 madde gereğince nakten tazminata dönüştürüp dönüştürmediği yönünden seçimlik hakkı hatırlatılarak öncelikle taraf teşkilinin sağlanması, daha sonra dava önkoşulları yönünden incelenmesi, önkoşulların varlığı halinde de dava konusu tasarrufların İİK 278,279,280,283/2.maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.Kabule göre de, Sapanca İcra Müdürlüğünün 2012/169 sayılı takip dosyasındaki icra takibine eldeki davanın açılış tarihinden (10.2.2012) Sonra 15.2.2012 tarihinde başlanmış ise de davalı borçlu şirket temsilcisinin 15.2.2012 tarihinde icra müdürlüğüne başvurarak icra takibinin öğrendiğini borcu kabul ettiğini takibin kesinleştirilmesini talep ettiği, ödeme emrinin 16.2.2012 tarihinde tebliğ edildiği dolayısıyla bu yöndeki dava önkoşulunun yargılama sırasında tamamlanmış olması nedeniyle (Yargıtay HGK’nun 28/03/2012 tarih ve 2012/17-25-2012/241 sayılı ilamı ile Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 18.11.2003 tarih 5510-5515 E-K sayılı ilamında da belirtildiği üzere icra takibinin sonradan başlatılması ve aciz halinin belirlenmesinin dahi mümkün olduğu, icra takibinin dava tarihinden sonra yapılmasının önemli olmadığı, önemli olan yargılama aşamasında borçlu hakkındaki icra takibinin varlığıdır) davanın esasına girilerek dava konusu tasarrufların İİK 278,279,280,283/2 maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12.5.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.