Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7265 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5537 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar ... vekili ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili davalı.....nin müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını, ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazı davalı ...'na, onunda diğer davalı ...'a sattığını öne sürerek yapılan tasarrufların iptalini talep etmiştir.Davalılar ... ve ... davanın reddini savunmuş, diğer davalı cevap vermemiştir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar ... vekili ile ... tarafından temyiz edilmiştir.1-Davalı ... temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, kendi beyanlarına göre borçlu davalı ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle alacaklı olması nedeniyle dava konusu taşınmazı alacağına karşılık satın aldığını bildirmesi ve tüm dosya kapsamından 3. kişi konumundaki davalı ...'nun borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun anlaşılmasına göre davalı Coşku Sarıoğlu'nun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava İİK.'nin 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Bu tür davaları açabilmenin ön koşulu borçlu olarak gösterilen davalı hakkında yapılıp kesinleşen bir icra takibinin bulunması ve bu icra takipleri neticesi alacağın tahsil edilemeyip aciz vesikasının alınması gerekir. Somut olayda, davacı vekili davalı .... Hakkında İstanbul 5. İcra Müdürlüğünün 2006/18916 ve 21186, . İcra Müdürlüğünün 2006/6287, İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2007/3945, 3946, 7835, 9747 sayılı dosyaları ile icra takibi yaptıklarını, ancak alacaklarını tahsil edemediklerini öne sürerek bu doısyalar yönünden yapılan tasarrufun iptali ile kendilerine cebri icra yetkisi verilmesini talep etmişlerdir. Ancak icra takip dosyalarının incelenmesinden davacının dayanağı olan ...İcra Müdürlüğünün 2006/6287 ve İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2007/3945, 3946, 7835 sayılı takip dosyalarında borçlu davalı yönünden icra takibinin kesinleşmediği görülmüştür. Bu durumda mahkemece sadece kesinleşen icra takipleri yönünden iptal kararı verilmesi gerekirken icra takip dosyaları yönünden herhangi bir ayırım yapılmadan davacı tarafa cebri icra yetkisi verilmesi doğru bulunmamıştır.3-Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davalar İİK 282. maddesi hükmü uyarınca borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimselerle bunların mirasçıları aleyhine açılır. Kural bu olmakla birlikte yine anılan hükme göre davada kötüniyet sahibi üçüncü kişiler de davalı olarak gösterilebilir. Davalılardan ... doğrudan borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişi değil, tasarrufun iptali istenen taşınmazı üçüncü kişi davalı ...'dan 19.02.2007 tarihinde satın alan dördüncü kişidir. Bu davalı hakkındaki davanın kabul edilebilmesi, dolayısıyla onun yaptığı tasarrufun iptali, ancak kötü niyetli olduğunun kanıtlanması durumunda mümkündür. Somut olayda davalı ...’ın kötü niyetli olduğu, diğer bir anlatımla borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu davacı alacaklı tarafından isbat edilemediğinden bu davalı hakkındaki davanın reddi gerekir. Bu durumda İİY’nın 283. maddesine göre davanın bedele dönüştüğü dikkate alınarak mahkemece, davalı üçüncü kişi ...'nun, taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri nisbetinde (takip konusu alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere) tazminat ödemesine hükmedilmesi gerekirken, davalı ...'ın kötü niyeti kanıtlanmışcasına ve İİK.nun 283/2. maddesi hükmü göz ardı edilerek davanın yazılı olduğu üzere kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.SONUÇ : Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...'nun diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ... ile ...'a geri verilmesine 11/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.