Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7236 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18653 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacının oğlu olan ...'ın sürücüsü olduğu motosiklete çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek ıslahla birlikte 17.717,03 TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ...'ndan faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın maddi tazminat talebi yönünden kabulü ile 17.717,03 TL tazminatın davalı ... ve ... yönünden 10.000,00 TL' sinin kaza tarihi olan 31.08.2011 tarihinden 7.717,03 TL'sinin ıslah tarihi olan 16/04/2013 tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 10.000,00 TL'sinin dava tarihi olan 18.10.2011 tarihinden, 7.717,03 TL'sinin ıslah tarihi olan 16/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) tahsili ile davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000.00 TL manevi tazminatın dava tarihinden (18.10.2011) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... ve ...'ndan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı Işık Sigorta AŞ vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.O halde mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğunun niteliği, kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacı için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.2-Bir insanın ölümü hukuki anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK'nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK'nın 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Hükme esas alınan aktüerya raporunda, zabıta araştırma tutanağına göre desteğin fırıncılık yaptığı ve aylık gelirinin 1.500,00 TL olduğu, hesaplamanın buna göre yapıldığının belirtildiği görülmüştür. Oysa, desteğin geliri yönünden raporda belirtilen tutanak dışında her hangi bir resmi kayıt veya ispata yarar delilin de olmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Böyle bir davada gerçek zararın belirlenmesi için, desteğin gelirinin daha net ve ispata yarar somut delillerle ortaya konulması gerekmektedir. Bu bakımdan, davacı tarafa desteğin gelirine yönelik varsa delillerini bildirmek üzere süre verilmeli, davacının yaptığı işin niteliği, meslekte tecrübesine göre alabileceği ücret meslek odasından sorularak belirlenmeli, davacının bir işte çalıştığının ispat edilememesi halinde asgari ücret tutarında gelir sağladığının kabulü ile bu miktar üzerinden destek zararının hesaplanması gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Işık Sigorta AŞ vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı Işık Sigorta A.Ş'ne geri verilmesine 11.5.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.