Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 700 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11819 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R- Davacı vekili, davalı idare tarafından dava dışı ..................'nun vergi borcu nedeniyle gönderilen ........2011 tarihli ....177 TL meblağlı haciz ihbarnamesinin ........2011 tarihinde tebliğ edildiğini,itiraz edilmediğinden ........2011 tarihli ödeme emri düzenlenerek ........2011 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlunun müvekkili şirketten maaşı dışında alacağı olmadığını belirterek ........2009 tarihli ödeme emri nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Bakanlık vekili, işbölümü itirazı nedeniyle Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, davacının haciz ihbarnamesine itiraz etmediğinden borcun kesinleştiğini, ödeme emrinin usulüne uygun olduğunu, davacının ........2012 tarihli dilekçe ile borçlunun kendilerinde tır şoförü olarak çalıştığını, borçlu adına 1000 TL ödeme yapılıp 400 TL ... kesintisi olarak borcun yatırılacağının bildirildiği belirterek davanın reddini, davanın açılmasına davacı neden olduğundan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasını savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller ve bilirkişi raporu gereğince dava dışı kurum borçlusunun davacı şirketin işçisi olduğu ve davacı şirket nezdinde işçi alacağı bulunduğu, davacının haciz uygulamasını kabul ederek mevcut borcun ödenmesi için Borçlunun aylığından kesinti yaparak borcun ödenmesi yönünden çalıştığı bu durumda davacının itirazının ve menfi tesbit kapsamında açtığı davanın yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 79 maddesi gereğince açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. Anılan madde uyarınca haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs, borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren ... gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır.....kişinin süresinde itiraz etmemesi halinde mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur. Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde ....kişi, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Somut olayda ........2011 tarihli haciz ihbarnamesi davacı şirkete ........2011 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı şirket tarafından da haciz ihbarnamesine ... günlük yasal sürede cevap verilmemiş olması nedeniyle 6183 Sayılı AATUHK'nun 79.maddesinde öngörülen bir yılık süre içerisinde iş bu menfi tespit davası açılmıştır. Davacının davasını ispatlaması halinde borçlu olmadığının tespitine karar verileceğinden hakkındaki haciz ihbarnamesi ve ödeme emri de bu şekilde hükümsüz kalacaktır. Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçe ile dava reddedilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Mahkemece yapılması gereken iş, dava dışı ..................'nun davacı şirkette çalıştığı dönemi ve maaşını gösterir kayıtların ... Müdürlüğünden istenerek davacının ticari defterlerleri de celpedildikten sonra haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih olan ........2011 tarihi itibarıyla dava dışı vergi borçlusu ..................'nun davacı şirketten alacağı bulunup bulunmadığı, alacağının bulunması halinde davacı tarafından davalı idareye yapılan ödemeler de mahsup edilecek şekilde mali müşavir bilirkişiden alınacak rapor sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Bu nedenle eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. Kabule göre de; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir”. hükmünü içermektedir. Somut olayda davalı idare yararına anılan yasal değişiklik gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nisbi vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine ........2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.