MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, müvekkiline kasko sigortalı araçta meydana gelen 2.952,00 TL. hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, davalı sürücünün olayda kusurlu olduğunu belirterek şimdilik 2.952,00 TL.'nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalı.... vekili, müvekkilinin kazaya karışan iş makinasının uzun süreliğine davacının sigortalısı...'ne kiraladığını, kaza tarihinde aracın ... zilyetliğinde olduğunu, müvekkilinin işleten sıfatı ve sorumluluğunun bulunmadığını, iş makinasının sürücüsü diğer davalı ...'ın da sigortalı şirketin çalışanı olduğunu, her iki aracın işleteninin dava dışı ...olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ..., kusurunun olmadığını, karşı aracın sürücüsünün kusurlu olduğunu, gerekli önlemleri almadan uyarıda bulunmadığından, iş makinasının yanına fazlasıyla yaklaştığından, iş makinasının durmasını beklemediğinden kusurlu bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kasko sigorta sözleşmesine ve halefiyete dayanılarak açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir. BK'nun 116/1 (6098 Sayılı TBK'nun 135/1) maddesi gereğince "alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesiyle borç sona erer." Öte yandan 2918 Sayılı KTK'nun hükümlerine göre, trafik kaydı "işleteni" kesin olarak gösteren bir karine değilsede, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak trafik kaydına rağmen işletenliğin, 3.kişi üzerinde bulunmasına engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı Yasanın 3. Maddesinde; "İşleten, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi halerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Anacak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracın kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır." şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olur." hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de; araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarakta, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Somut olayda; davacı ... ve ...'ne kasko sigortalı, dava dışı...'ne ait kamyonet davalı.......'ne ait iş makinasının çarpması sonucu hasarlanmıştır. Olay trafiğe kapalı, karayolu çalışması yapılan alanda meydana gelmiştir. Davacıya sigortalı kamyonet, iş makinasına yakıt ikmali için olay mahallinde bulunmaktadır. Davalı... vekili, müvekkili adına tescil belgeli iş makinasının, uzun süreliğine 01.05.2009 tarihinden 31.12.2009 tarihine kadar, davacının kasko sigortalısı....'ne kiralandığını, kaza tarihinde aracın ...'nin zilyetliğinde olduğunu, dava dışı sigortalı....'nin Karayolları Genel Müdürlüğü'nden yol yapım işini ihale ile aldığını, iş makinasını da bu nedenle müvekkilinden kiraladığını, yol yapım çalışması işinde kullanıldığını, iş makinasının operatörü diğer davalı ...'ın kayıtlarından da anlaşılacağı gibi sigortalı ... çalışanı olduğunu, her iki aracın da işletenlerinin ... olup araçların sürücülerinin işvereninin de .... olduğunu, alacaklı-borçlu sıfatının....'de birleştiğini, müvekkilinin işleten sıfatı ve sorumluluğunun bulunmadığını savunmuş; dava dışı... tarafından verilen 29.04.2013 tarihli cevabi yazıda iş makinasının kendilerince ...den kiralandığını, aralarında sözlü kira sözleşmesi yapıldığını, kira ilişkisinin şirket muhasebe kayıtları incelendiğinde anlaşılacağı belirtilmiştir. Davacı ... şirketi, sigortalısının halefi olarak bu davayı açmıştır. Dava dışı sigortalı ....nezdinde alacaklı-borçlu sıfatının birleşip birleşmediği mahkemece incelenip, değerlendirilmeden olayın trafik kazası değil, iş kazası olduğu kazanın karayolunda değil şantiye sahasında meydana geldiği, gerekli güvenlik önlemlerini almayan davacının sigortalısı ile sigortalı aracın sürücüsünün kusurlu olduğu, hasarın sigorta teminatı kapsamında, kalmadığı davalıların sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Eksik incelemeyle hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece, 6098 Sayılı TBK'nun 135/1 maddesi hükmü gereğince, davacının sigortalısı... Nezdinde alacaklı-borçlu sıfatının birleşip birleşmediği yönünden, ilgililerinden gerekli bilgi ve belgeler getirilip, gerektiğinde davalı.... ve... Ticari defter belge ve kayıtlarıüzerinde uzman birikişi marifetiyle inceleme yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine ve şekline göre davacı ... ve..... vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 07.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.