MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili, müvekkili sigorta şirketi tarafından sigorta ettirilen ve davalı şirkete ait depoda bulunan emtianın aşırı yağmurların etkisi ile ilgili bina dışındaki ana pis su kanallarının tıkanması ile geri tepen suların depo dahilindeki pis su tahliye kanalı kapaklarından ve yağmur suyu tahliye borularından taşarak içeriye yayılması ve bina dış duvarlarından içeriye sirayet etmesi sonucu hasara uğradığını, sigortalı emtianın davalı şirkete ait depoda "Depo Kiralama Anlaşması" hükümleri çerçevesinde depolandığını, su basma hadisesinin davalının maliki bulunduğu binanın bakımsızlığı, dış cephe izolasyonu ve tesisatın yetersizliğinden meydana geldiğini, olay sebebiyle müvekkili sigorta şirketinin sigortalısına eksper raporu ile tespit olunan 84.122,44 USD hasar tazminatı ödediğini belirterek ödemek zorunda kaldıkları hasar tazminatının davalıdan rücuen tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, zararın meydana gelmesindeki asıl sebebin selden kaynaklı doğal bir afet olduğunu, bina dışındaki ve belediyenin sorumluğundaki ana rögarların tıkanmasından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, müvekkiline ait deponun yapım ve bakım bozukluğunun olmadığını, ayrıca ilk yağış ile son yağış arasındaki sürede tedbir almayan sigortalı kiracının da ağır kusurunun bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.1)Dava, Ticari Paket Sigorta Poliçesi kapsamında ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 22.3.1944 Tarih E.37, K.9, RG.3.7.1944 sayılı kararında bu husus;" Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur." şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı ... şirketi olup,davalıdan rücuen tazminat talebinin nedeni, davalı Şirket ile davacının sigortalısı arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun sulh hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 4/(1-a) hükmü:“Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;Kiralanan taşınmazların,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler” şeklindedir.Davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlük tarihinden sonra 20.09.2012 tarihinde açılmış olmasına ve az yukarıda belirtilen yasa hükmüne göre kira ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda sulh hukuk mahkemesinin görevli olmasına göre mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1)numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 01/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.