Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6686 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21092 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu ...'ın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla .....'ndeki hisselerini 12.6.2008 tarihinde davalı ...'e devrettiğini ancak şirketin temsilcisinin halen davalı borçlu olduğunu belirterek davalılar arasındaki hisse devrine ilişkin tasarrufunun iptalini talep etmiştir.Davalılar savunma yapmamıştır.Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, dava konusu tasarrufun kötüniyetle yapıldığı, hisse devrine rağmen borçlunun halen şirketteki temsil yetkisini devam ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.1-Davalılar tarafından süresinde yapılmış işbölümü ve yetki itirazı bulunmamasına, mahkemenin görevli olmasına göre, davalılar ... ve ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Somut olayda, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Takip konusu alacak 20.7.2008 tanzim 20.8.2008 vadeli 250.000 TL bonoya dayalı olup iptali istenen tasarruf ise borçtan önce 12.6.2008 tarihinde yapılmıştır.Bu durumda mahkemece takip konusu borcun davacı ile borçlu arasındaki ne tür bir ilişkiden ve ne zaman doğduğu konusunda davacıya delillerini sunması için süre verilmesi, bildireceği delillerin toplanması taraflar arasındaki borca ilişkin temel ilişkinin tasarruf tarihinden önce doğduğunun davacı tarafından ispatlanması halinde davanın esasına girilerek dava konusu tasarrufun İİK 277,278,279,280 maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi; aksi takdirde yani borcun tasarruftan önce doğduğunun ispatlanamaması halinde davanın önşart yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.Diğer yandan icra dosyası kapsamından borçlu vekilinin süresinden sonra sunduğu borca itiraz dilekçesinde takip konusu alacağa itiraz ettiği, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını bildirdiği, temyiz dilekçesinde de takip konusu alacağın gerçek bir alacak olmadığını . Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/315 Esas ve ..İcra Müdürlüğünün 2009/5333 sayılı dosyaları kapsamından bunun anlaşıldığını belirttiğinden Mahkemece takip konusu alacağın gerçek bir alacak olup olmadığının tesbiti amacıyla. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/315 Esas ve ..İcra Müdürlüğünün 2009/5333 sayılı dosyaları incelenerek (dava önşartı yönünden) sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle adı geçen davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 05/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.