Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6360 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21278 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R- Davacı vekili, müvekkiline kasko sigorta sözleşmesi ile sigortalı aracın davalılardan ...’nün bakım ve onarımından sorumlu olduğu, ....’nin yüklenici olarak yol yapımı çalışması yaptığı yerde gerekli güvenlik önlemleri alınmadan dökülmüş toprak yığınına çarpması sonucu hasarlandığını belirtip, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere sigortalıya ödenen 11.281,00 TL’nin 09.08.2011 ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı .... vekili, husumet itirazında bulunup kazaya konu yoldaki çalışmaların dava dışı taşeron şirket tarafından yapıldığını, kazaya neden olan toprak yığınının .....tarafından yaptırılan bağlantı yolu yenileme çalışmaları sırasında da konulmuş olabileceğini ve talebe konu zarar miktarının da yüksek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... vekili, görev itirazında bulunup, kazanın meydana geldiği yolun hizmet ağı dışında kaldığını, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin hizmet ağı içinde olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davanın kabulü ile 11.281,00 TL’nin 09.08.2011 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm davalılar ... vekili ve .... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. HMK’nin 297/1-c hükmüne göre mahkeme kararlarının asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini mahkemece incelenen maddi ve hukuki olay ve meselelerin özüne mahkemeyi sonuca götüren gerçeklerin ne olduğu hususlarını içermesi zorunludur. Yine Anayasanın 141/3 maddesi hükmü de tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması gereğini düzenlemektedir. Kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığı anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HMK’nın 369. maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanır. Somut olayda Mahkeme hükmünün gerekçesinde alınan bilirkişi raporunda davacının olayda %50 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Hükme esas teşkil eden bu rapor doğrultusunda hüküm oluşturulacağı yerde davanın tümden kabulüne karar verilmesi başka bir ifadeyle gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması suretiyle hükmün karıştırılması doğru değildir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle her iki davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'ne geri verilmesine 04.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.