MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 24.05.2016 Salı günü davacı vekili Av. .... geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.-K A R A R-Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu 138 parseldeki 6 nolu bağımsız bölüm ile 33 parsel 13 nolu bağımsız bölümü kardeşi Vedat'a, onunda 6 nolu bağımsız bölümü davalı ...'e, 13 nolu bağımsız bölümü ...'e, 22 nolu parseli ise kardeşi...'e devrettiğinden bu devirlere ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.Davacı ... vekili, müvekkilinin dava konusu taşınmazı davalı ...'tan ipotekli olarak aldığını ipotek bedelinin ve başka borçlarının ödendiğini, aciz belgesinin olmadığını, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Davalı ... vekili, borçlu hakkında aciz belgesinin olmadığını, müvekkilinin iyiniyetli dördüncü kişi olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.Davalı ..., Vedat ve Hikmet vekili, aciz vesikasının olmadığını ve takip dayanağı çeklerin 31.08.2012 tarihinde keşide edildiğini tasarrufun ise bu tarihten önce gerçekleştiğinden davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, aciz belgesinin dava açarken sunulmadığı ve kesin sürede de ibraz edilmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.1-İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir. (İİK.m.277) Bu husus, dava şartı olup, hâkim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır. Ancak, bu eksiklik yargılamanın her aşamasında hatta temyiz aşamasında dahi giderilebilmesi mümkündür.Somut olayda, alacaklı vekili tarafından ibraz edilen 14.08.2014 tarihli haciz tutanağından, borçlu...'in zabıta aracılığı ile tesbit edilen adresinde ve borçlunun huzurunda haciz yapıldığı ve evde hacze kabil malın bulunmadığının belirtildiği görülmektedir. İİK'nun 105-2 maddesine göre hacze kabil mal bulunmaz ise haciz tutanağının İİK'nun 143.maddesindeki aciz belgesi hükmündedir.İcra dosyası kapsamında borçlunun alacak veya başka taşınır malı olmadığı, dava konusu taşınmaz dışındaki 1123 ada 15 nolu parsel üzerinde 26 adet haciz ve 300.000,00 TL'lık ... ipoteği olduğu bu hali ile davacının alacağını karşılama imkanı bulunmadığı açıktır.Bu durumda, aciz halinin varlığı sabit iken mahkemece, aksi düşüncelerle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.2-Kabule göre, borçlu hakkında alınmış bir aciz vesikası olmadığı ve İİK'nun 105.maddesi kapsamında yapılmış bir haczin de bulunmadığından bu dava koşulunun da gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2.maddesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şeklinde nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalı olmuştur.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.350,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 24/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.