MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacılar vekili, davalıların sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, müvekkillerinin desteği ...'un sürücüsü olduğu araca çarpması sonucu ölümüne neden olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacıların her biri için 12.500,00 TL olmak üzere toplam 9.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve davacıların her biri için 12.500,00 TL olmak üzere toplam 75.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile davacı ... yönünden tazminat taleplerini 71.628,36 TL'ye yükselttiklerini bildirmiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı ...'un maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 20.330,70 TL'nin 20.11.2009 tarihinden itibaren davalı ... yönünden işleyecek faizi birlikte, davalı Mapfre ... yönünden dava tarihi olan 02.04.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ili birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, diğer davacılar yönünden maddi tazminat taleplerinin reddine, davacıların manevi tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin 4. bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK'nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK'nın 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Somut olayda, davacılar desteğinin çiftçilik ve hayvancılık yaptığı, üzerine kayıtlı gayrimenkuller olduğu ve çok sayıda araziyi de kiralayarak işlediği, traktörünün olduğu, büyükbaş hayvan besihanesinin bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan aktüerya raporunda, desteğin yerine ikame edilecek kişi için aylık asgari ücretin brütü kadar ücret ödenmesinin uygun olacağı belirtilerek bu miktar üzerinden hesaplama yapılmıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. O halde mahkemece, desteğin yaptığı işlerin özelliği, ağırlığı dikkate alınarak onun yerine ikame edilecek kişiye ödenmesi gerekecek ücretin belirlenmesi yönünden araştırma yapılması, gerekirse bu hususta bilirkişi görüşüne başvurulması ve sonucuna göre aktüer bilirkişiden ek rapor alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 3-Hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda, .. Kurumu'nun, davacı ...'a bağladığı aylığın peşin sermaye değeri olan 51.297,66 TL'nin rücuya tabi olduğu belirtilerek anılan bedel davacının hesaplanan destekten yoksun kalma zararından tenzil edilmiştir. Oysa, .. tarafından, davalılara karşı .. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nde açılan 2010/206 esas sayılı rücuan tazminat davasında, davanın kabulüne karar verilmiş ise de davalı vekilinin temyizi üzerine yapılan incelemede Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nce hükmün bozulmasına karar verildiği, bozma kararında, dava konusu kazanın bir trafik kazası mı, yoksa trafik-iş kazası mı olduğunun belirlenmesi gerektiğinin, rücu şartlarının oluşup oluşmadığının 5510 sayılı kanun 21. ve 39. maddeleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiği görülmüştür. Bu durumda mahkemece, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya bağlanan aylığın peşin sermaye değerinin tenzil edilip edilmeyeceğinin belirlenmesi için iş mahkemesinde görülen dosyanın sonucu beklenerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmamıştır.4-Davanın kısmen kabulü nedeniyle, kabul ve red oranına göre karar tarihinde yürürlükte bulunan .. gereğince davacılar ve davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken her iki taraf için de maktu vekalet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı ...'a geri verilmesine 27.4.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.