Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6052 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21492 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 21.04.2015 Salı günü taraflaran gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu ...'nin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı iki taşınmaz hissesini 30.1.2012 tarihinde kardeşi davalı Muzaffer Börekçi'ye sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep etmiştir.Davalı borçlu ... savunma yapmamıştır.Davalı Muzaffer Börekçi vekili, aciz belgesi sunulmadığını, dava konusu taşınmaz hisselerini borçlu ile anlaşamadıklarından aracılar vasıtasıyla 426.000 TL bedelle aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma toplanan delillere göre; iptali istenen tasarrufların, takip konusu borçtan önce yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali isteminine ilişkindir. Mahkemece de belirlendiği gibi bu tür davaların dinlenme koşullarından biri iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olmasıdır. Somut olayda takip konusu borcun 9.2.2012-10.2.2012 tanzim tarihli senetler ile 26.3.2012-30.6.2012 tarihleri arasında düzenlenmiş çeklere dayalı olduğu, iptali istenen tasarrufların ise 30.1.2012 tarihli olduğu anlaşılmakta ise de davacı vekili dava dilekçesinde takip konusu borcun iptali istenen tasarruftan önce doğduğunu belirterek bu konuda borçlunun ticari defterlerinin incelenmesini talep etmiş delil olarak da ticari kayıt ve belgelere dayanmıştır. Uygulamada alacak- borç ilişkisi daha önce başlamasına rağmen alacak için düzen-lenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığı sıklıkla görülmektedir. Bu nedenle davacı alacaklı, borcun doğumunun takip dayanağı bonoların veya çeklerin keşide tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürerse mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilmeli, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişki sorulmalı borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalıdır. Davacı tarafından dava dilekçesinde borcun iptali istenen tasarruftan önce doğduğu iddia edildiğinden öncelikle davacı vekiline bu konuda delillerini sunması için süre verilmesi,sunduğu delillerin toplanması dava dilekçesinde delil olarak ticari defter ve kayıtlara dayanıldığından davacının ve davalı borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, gerektiğinde davacı ve borçlunun isticvabı ile borcun doğumunun tespiti, belirlenecek tarih iptali istenen tasarruftan sonra ise şimdiki gibi davanın ön koşul yokluğundan reddine, aksi takdirde yani borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğduğunun belirlenmesi halinde davanın esasına girilerek İİK 277 madde kapsamında diğer dava koşullarının varlığının tespiti, varlığı belirlendiği takdirde İİK 278,279,280 madde kapsamında iptal koşulları yönünden inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.Kabule göre de; dava ön koşul yokluğunundan reddedildiğinden AAÜT'nin 7/2 maddesi gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri de isabetli görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 21.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.