MAHKEMESİ : Alaşehir 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 19/11/2013NUMARASI : 2011/86-2013/389Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı İ.. A.. vekili ve davalı I.. A.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R -Davacı vekili; davalı tarafa ait araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada desteğin öldüğünü açıklayıp fazlaya dair haklarını saklı tutarak 10.000,00'er TL maddi, 25.000,00'er TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah ile maddi tazminat talebini yükseltmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili, davanın reddini savunmuştur.Davalı İ.. A.., kusuru olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulü ile 5.000,00'er TL manevi tazminat ile davacı anne için 50.747,47 TL, davacı baba için 26.427,57 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı İ.. A.. vekili ve davalı I.. A.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, ceza dosyasında maddi vakıa ve kusur oranının kesinleşmesine göre, davalı İ.. A.. vekili ve davalı I.. A.. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.2-Dava, trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.Davacı taraf, trafik kazası sonucu desteğin öldüğünü ileri sürerek destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiş, buna göre de bilirkişi tarafından CSO 1980 yaşam tablosu dikkate alınarak davacının ve ölen desteğin kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenmiş ve hesaplama yapılmış olup mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır. Ancak karara esas alınan hesaplama, Hukuk Genel Kurulu'nun 1989/4-586 esas,1990/199 sayılı kararı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun değildir. Bu itibarla, Yargıtay kriterlerine uygun olarak Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının ve ölen desteğin muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi ile davacının destekten yoksun kalma zararının hesaplanması gerekirken tazminat esaslarına uygun olmayan yaşam süresine göre hesaplama yapılan bilirkişi raporunun hükme esas alınarak yazılı olduğu biçimde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. 3-Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu'nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Somut olayda davalı vekili, vefat edenin motosikleti kasksız olarak kullandığını belirterek kusurunun bulunduğunu savunmuştur. Buna göre mahkemece, bu savunma üzerinde durularak, desteğin otopsi raporları da değerlendirilerek kask kullanmaması nedeniyle BK’nın 43.,44.maddesi uyarınca, tazminattan makul oranda indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.4-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı sigorta şirketi tarafından davacılar için ödenen 2.449,00 TL ve 26.073,00 TL tazminat güncelleme yapılmadan hesaplanan tazminattan mahsup edilmiştir.Sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeyi tazminat hesabı yapılmadan önce alan davacı, hesap tarihine kadar geçen süre nedeni ile aldıkları paranın yasal faizi kadar kazanım elde etmişlerdir. Zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davacılara yapılan sigorta ödemesinin, ödeme günü ile tazminatın hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizi de hesaplanarak, ödeme tutarı ile birlikte hesaplanan tazminattan indirilmesi gerekir. Davalı sigorta şirketi tarafından dava tarihinden sonra icra takip dosyasına yapılan ödemelerin ise infazda nazara alınacağı düşünülerek tazminat hesabında dikkate alınmaması gerekir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.5- Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, desteğin bekarlık döneminde anne babasına gelirinin %50 oranında, evlendikten sonra anne babaya 1/8'er oranda pay ayırabileceği sonucuna varılmış, evlendikten sonraki dönem için çocuklu ve çocuksuz dönem ayrımı yapılmamış olup bu oran esasen dosya kapsamına göre fazladır. Yerleşik uygulamalara göre, öncelikle desteğin elde edeceği gelir olarak kabul edilen asgari ücretin % 30'unu desteğin kendisi için ayıracağı kabul edilerek geride kalan % 70'inden başlangıçta toplam % 50'sinin anne ve babasına ayıracağı, desteğin zamanla evlenmesi sonucunda bu oranın % 30'a düşeceği, daha sonra çocuk sahibi olmasına ve çocuk sayısına göre bu oranın % 20, % 15 veya % 10 oranına düşeceği esas alınarak bu ilkelere göre davacılar ile ölen desteğin sübjektif durumları nazara alınarak yaşamı süresince farklı oranlarda destek olacağının kabulü ve buna göre anılan oranlar üzerinden tazminat hesabı yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, (2),(3),(4),(5) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı İ.. A.. vekili ve davalı I.. A.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 17.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.