Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5670 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17729 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen değişik kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:- K A R A R -Davacı vekili, müvekkiline kasko sigortalı araca davalının sürücüsü olduğu aracın %75 kusurlu olarak çarpması sonucu müvekkilinin 14/02/2009 tarihinde sigortalısına 27.650,00 TL hasar tazminatı ödediğini, davalının kusur oranına göre ödemesi gereken 20.625,00 TL'nin 12.500,00 TL'sinin davalının dava dışı zorunlu trafik sigorta şirketinden tahsil edildiğini beyanla bakiye kısmın davalıdan faiziyle tahsili için davalı aleyhine başlatılan takibe davalının 8.238 TL asıl alacak, 762,00 TL işlemiş faiz üzerinden itirazının iptali ile asıl alacak ve ödeme tarihinden tarihinden işleyen yasal faizi ve masraflar ile birlikte icra takibinin devamını talep etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin kusuru olmadığını ve talebin fahiş olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen değişik kabulü ile; davacı tarafın olayın vukuundan davalının %75 oranında kusurlu olduğu yönündeki beyanı ile bağlılığı gözetilerek ve bilirkişi raporuna göre aracın pert değerinin 20.000,00 TL olduğu anlaşılmakla araç pert değer ve kusur tenkisatı yapıldıktan sonra gene davacı yana ZMMS dan sağlamış olduğu 12.500,00 TL'nin de resen tenkisi ile 5.209,00 TL'nin dava tarihindeki yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı yana verilmesine, bu miktara ilişen itirazın iptaline, meblağ likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine, yine meblağın likit olmaması nedeniyle faiz başlangıcının icra dosyasındaki takip tarihi olarak belirlenmesine karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava trafik kazasından kaynaklanan kasko rücu istemine dayanan itirazın iptaline ilişkindir.1086 Sayılı HUMK'nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK'nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HUMK'nun 388/3. maddesi gereğince (HMK 297/c) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.Somut olayda mahkemece hüküm fıkrasında davanın kısmen değişik kabulü ile 5.209,00 TL üzerinden itirazın iptaline hükmedilmiş, gerekçe kısmında ise rapora göre hasarın 26.279,00 TL olduğu, bilirkişi raporunda davalıya %80 kusur verilmiş ise de, davacının dava dilekçesinde davalıyı %75 oranında kusurlu kabul ettiği, davacıya sigortalı aracın pert değerinin 20.000,00 TL olduğu, davacının davalının zorunlu trafik sigortacısından 12.500,00 TL tahsil ettiği, zorunlu trafik sigortacısından alınan miktar ile araç pert değerinin tenkisi sonucu ve gene kabul edilen kusur derecesinde de tenkisat yapılarak bakiye 5.209,00 TL üzerinden itirazın iptal edildiği belirtilmiştir. Bilirkişi raporunda davacıya sigortalı aracın rayiç değeri 47.500 TL olarak belirlenmiştir. Bu durumda mahkemenin gerekçesindeki kabulüne göre araç rayiç değerinden pert değeri mahsup edildiğinde (47.500 TL- 20.000,00 TL) 27.500 TL kalmakta, 27.500 TL'nin davalının %75 kusuruna karşılık gelen 20.625 TL'sinden de dava dışı zorunlu trafik sigortacısı tarafından ödenen 12.500,00 TL mahsup edildiğinde bakiye zarar 8.125 TL olmaktadır. Buna rağmen mahkemenin hükmettiği 5.209,00 TL'yi nasıl hesapladığı anlaşılamamaktadır. Mahkemenin kısa kararını hangi gerekçeyle ve nasıl oluşturduğu net olmayıp karar denetime elverişli değildir. Bu hususlar yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir.2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA,(2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ile davalıya geri verilmesine 09/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.