MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, müvekkilinin sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı araç ile 23/11/2004 tarihinde ... istikametinden Milas istikametine doğru seyir halinde iken karşı taraftan gelen ve davalı ...'ın sevk ve idaresindeki 48 LH 970 plakalı aracın müvekkilinin aracına çarpması neticesinde müvekkilinin yaralandığını belirterek 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, öncelikle 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, yaklaşık 11 yıl önce yaşanan iş bu trafik kazası olayı nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunulmaması gerektiğini, talep edilen miktarın da çok fahiş olduğunu, hiç kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceğini ileri sürerek açılan davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, açılan davanın kısmen kabulü ile, 7.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 23/11/2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1- Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir.2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde "motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar." denilmektedir. Aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir. Davaya konu kaza 23.11.2004 tarihinde gerçekleşmiş, davacı bu kaza nedeni ile yaralanmış, davacı vekilince 26.06.2013 tarihinde dava açılmış ve aynı gün harcı yatırılmıştır. Davalı ... vekili, süresi içinde zamanaşımı definde bulunmuş, yerel mahkeme, davalının zamanaşımı defini ön inceleme duruşmasında reddetmiştir. Oysa, kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan ceza kanunu 765 Sayılı TCK’dır. Davaya konu kazada bir kişinin yaralanmış olmasına göre, cezayı gerektiren fiil 765 Sayılı TCK'nun 102/4 maddesine göre 5 yıllık ceza zamanaşımı süresine tabidir. Bu kaza nedeni ile açılan ceza davası zamanaşımından düşürülmüş, düşme kararı 10.09.2012 tarihinde kesinleşmiştir. Ancak, ceza davası devam ettiği sürece ceza davasına katılarak şahsi hak talebinde bulunulabileceğinden ceza davası sonuçlanıncaya kadar hukuk mahkemesinde dava açılarak tazminat talebinde bulunulabilir. Somut olayda, uzamış ceza zamanaşımı süresi olan 5 yıl dolduğu gibi işbu davanın açıldığı tarih itibariyle de devam eden bir ceza davası da bulunmamaktadır.Bu hale göre, mahkemece, zamanaşımı süresinin dolduğu dikkate alınarak davanın zamanaşımından reddi yönünde bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.2- Bozma kapsam ve nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 26/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.