Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5558 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5659 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/12/2012NUMARASI : 2010/921-2012/520Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R -Davacı vekili; müvekkilinin desteğinin tescilsiz ve trafik sigortası olmayan motosiklette yolcu olarak bulunduğunu, meydana gelen kazada desteğin öldüğünü açıklayıp fazlaya dair haklarını saklı tutarak 7.500,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah ile maddi tazminat talebini yükseltmiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulü ile 72.840,88 TL'nin tahsiline, karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.2-Dava, trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.2918 sayılı KTK.nın 91. Maddesinde motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, G.. H.. Yönetmeliğinin 9. maddesinde trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için G.. H..na başvurulabileceği,Motorlu bisikletin tanımının yapıldığı 2918 sayılı KTK.nın 3.maddesinde de silindir hacmi 50cm küpü geçmeyen içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saatte 50km az olan bisiklet olduğu, 2918 sayılı yasanın 103. Maddesinde de motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu öngörülmüştür.Somut olayda, kazaya neden olan araç kaza tespit tutanağında motosiklet olarak belirtilmiş olup dosya kapsamından trafik sigortası yaptırması zorunlu bir araç olup olmadığı anlaşılamamaktadır. O halde mahkemece, araç üzerinde ve trafiğe tescil kayıtlarında, aracın markası ve nereden alındığı da araştırılıp inceleme yaptırılarak aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olup olmadığı belirlenmeli, trafik sigortası yapılması zorunlu araçlardan olmadığının anlaşılması halinde davacının davalı G.. H..'ndan talep hakkının bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.3-Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu'nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Somut olayda davalı vekili, vefat edenin motosiklette kasksız olarak bulunduğunu, vefat edenin ve motosiklet sürücüsünün de alkollü olduğunu belirterek kusurunun bulunduğunu savunmuştur. Buna göre mahkemece, bu savunma üzerinde durularak, desteğin otopsi raporları da değerlendirilerek kask kullanmaması ve ölenin ve sürücüsünün alkollü olması nedeniyle BK’nın 43.,44.maddesi uyarınca, tazminattan makul oranda indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.3- Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıya, desteğin gelirinin 1/2'si oranında pay ayrıldığı, hayatta olan annesine pay ayrılmadığı anlaşılmaktadır. Davacının desteği bekar olup dul olan annesi ile birlikte yaşadığı dosya kapsamında anlaşılmakta olup, desteğin annesi ile yaşadığı, annesine de pay ayıracağı, annesinin başka çocukları da olduğu değerlendirilmeden davacı için yüksek bir oranda destek payı hesaplanması doğru görülmemiştir. Mahkemece, davacının desteğinin annesine de makul oranda pay ayrılarak hesaplama yapılıp sonuca göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2),(3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 10.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.